17. Bayat Makaron

640 45 36
                                    

"Keşke hep bildiklerimin yanında dursaydım. Hiçbir kelime söylenmedi, doğrusu ne? Yalanlarımız!"

DYNAZTY, Waterfall

🌈

Hayatımı tanıyordum. Kim olduğumu biliyordum. Beni ben yapan neler keşfetmiştim. Bunu çok küçükken yapmaya başlamıştım. Fikirlerim çoğu zaman değişmezdi. Bir karar verdiğimde ondan vazgeçmem pek söz konusu olmazdı. Küçükken resimler çizer, kendimce elbiseler tasarlardım. O zamanki hayalimde bir tasarımcı olmak yoktu tabii, örgü perisi olmak vardı. Bu perinin varlığına o kadar çok inanıyordum ki ninem benim için hayalimdeki örgü perisi kızını bir bez bebek halinde diktiğinde gerçekten örgü perisinin olduğuna inanmıştım. Büyüdüğüm zaman onun gibi kanatlarımın olacağını ve üzerime dilediğim kıyafetleri giyebileceğimi düşünürdüm.

Örgü Perisi artık arkadaşımdı ve ondan başka hiç kimseye ihtiyacım yoktu. Küçük ben öyle düşünüyordu ama işler hiç de sandığı gibi değildi. Hâlâ hatırlıyordum Örgü Perisi'ni parktaki çocuklara arkadaşım olarak tanıttığımda onların benimle nasıl dalga geçtiklerini. Küçüklüğüm biraz yalnız geçmişti. Ta ki Örgü Perisi sayesinde altı yaşında Adrien'la tanışana kadar.

Örgü Perisi'ni kaybettiğimde bana yardım teklifinde bulunmuştu. Bu hatıralar biraz silikti ama Adrien'ın nazik davranışını asla unutmuyordum. O tamamen bir centilmendi ve küçük Marinette'in hayret edeceği kadar samimiydi. Örgü Perisi'ni bulamamıştık ama yine de hayatın bana getirdiği en iyi sonuç: Adrien arkadaşım olmuştu.

Küçükken hayalim buydu, örgü perisi olmak. Sonra kendimi tanıdıktan sonra, yaşım ilerledikçe yeteneğimi geliştirdim ve bir moda tasarımcısı olmaya karar verdim. Her zaman hayalimde olan bir mesleğe sahip olmak her seferinde heyecanlandırıyordu beni. Şimdi de bu hayalin ucunu tutuyordum. Üniversite öğrencisi olsam bile bir tasarımcı sayılırdım. Taslak çizer, giysiyi tasarlar, kalıp çıkarır, kesip biçer ve dikerdim. Bunu her zaman yapmıştım ve şu anda orta çağ savaşçı takımı dikmek beni pek de zorlamamalıydı.

İşler biraz ters gitmişti. Evet, yine.

Tatil dönüşünde teslim etmem gereken görevime oldukça geç başlamıştım. Basit bir şey değildi. Savaşçı takımından bahsediyorduk. Fakat Tanrı aşkına, nasıl olur da bacak kalıbını kol kesimiyle karıştırmıştım? Şu an parçalar yerden bitme bir deve benziyordu. Tamamen felaket!

"Kumaşa yazık!" Somurgan bir ifadeyle siyah kumaşı odanın bir tarafına attım. Özenerek uğraştığım işler bozulunca sinirim de bozuluyordu.

"Hey!" Siyah kwaminin sesini duyunca yüzümü kaldırdım. Kumaşın ona yapıştığını gördüğümde aldığım nefes fazla geldi. Ardı ardına öksürmeye başlarken aynı zamanda da gülüyordum.

"Gülmen bile beni sinir ediyor."

"Ü...üzgünüm Plagg." Elimi ağzımdan çektim. Ona bakan yüzüm gülüyordu. Yüzgeçlerini bana karşı tavır aldığını belirtir gibi çaprazlamıştı ve ifadesi fazlasıyla iğneleyiciydi.

"Bana niye öyle bakıyorsun?"

Hiçbir şey söylemedi. Yüzgecinin ucuyla tuttuğu kumaşı bıraktı ve odanın çıkışına doğru süzüldü. Ardından dudak büktüm. Plagg ile bazı konularda anlaşamıyorduk. Özellikle şahsi ilişkim hakkında yaşadıklarım konusunda.

BAYAT MAKARON | MiraculousHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin