22. Vazgeçmek

663 34 222
                                    

"Beni affetmeyeceğini biliyorum ve muhtemelen bana inanmıyorsun. Ben kendimi affedemem...
Bu yüzden bana aşk israfı olduğumu söyle."

Conor Maynard, What I Put You Through

🌈

Adrien Agreste'in Ağzından...

Hayatı durdurup düşünmeye zamanımın kalmadığını hissediyordum.

Yorgun. Bitmiş. Tükenmiş. Hangi sıfatla adlandırılırdım bilmiyordum. Belki aptal olabilirdim. Aptal. Her şeyi görmezden gelecek kadar aptal. Geçmişin yeniden önüne serilmeyeceğini sanan bir aptal. Mantığını çöpe atıp o yanıltıcı hislere sürüklenecek kadar aptal.

Son kez demiştim kendime her seferinde. Bu sefer son, bu sefer yalnızca Lady var, Marinette bitti. Benim geleceğim Lady Noire, demiştim. Onu istiyorum, demiştim. Başka bir kurtuluş yok, tek yol o...

Evet tek yoldu. Onlar birdi. İkisi aynı kişiydi.

Ve ben ikiye bölünmüştüm.

Korkuyordum. Tüm ihtimaller aklımda dolanıyordu. Saatlerdir kafamı meşgul eden şey artık Lady Noire'ın Marinette olması değildi. Ben artık bunun getireceği sonuçların felaketini düşünmeye başlamıştım. Onun kimliğini bilmek zaten bir felaketken bu gerçeği öğrenmesi bambaşka bir faciaya sürüklerdi bizi. Belki de sadece bizi değil, dünyayı...

Ona onun kimliğini öğrendiğimi söylediğim an benim kimliğimi öğrenmek isteyecekti. Ona nasıl diyecektim ben senin can dostunum, Adrien Agreste'im? Nasıl dile gelecekti bu itiraf? Bu gerçekleşti diyelim, sonra ne olacaktı? Çok büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaktı. Sevdiği adamın dostu çıkması kadar kalbi boşluğa düşüren bir şey var mıydı onun için? Aramız asla eskisi gibi olmayacaktı. Birbirimizin kimliğini biliyor oluşumuz ise düşmanımın istediğini ele geçirme korkusunu bende on binlere katlardı.

Birbirimizin kimliğini bilmemeliydik.

Lady Noire'ın kimliğini Su-Han ve Bunnix'den başka hiç kimse bilemezdi.

Ama artık ben de biliyordum.

"Bunnix..." Dişlerim kenetlendiğinde damaklarımdaki köklerin acısı yayıldı ağzıma. Midemdeki bulantı beni bir kez daha tuvalete kitledi. Klozete boş öğürtüler çıkarırken gözlerim benden bir kez daha vazgeçti. Ağladım. İçim dışıma çıkana kadar ağladım.

"Bunun yaşanmasına nasıl izin verdin?"

Şans, demişti bana. Kediciğine bir şans ver, demişti. Gerçeği bildiği hâlde bunu söylemişti. Bilmiyor muydu sanki Marinette'in bana karşı duygularının arkadaşlıktan öte olmadığını? Biliyordu. Bildiği hâlde nasıl izin vermişti?

"Nasıl?.."

Belki de ilişkimizin maskelerle süreceğini sanmıştı. Her şeyi bilemezdi. Tüm geleceğe zaten sahip değildi. Alix de mi yanılmıştı benim gibi? Öyleydi. Çünkü yaptığım bu şey hatadan başka hiçbir şey değildi. Şans diyemezdim, öyle değildi.

Hata.

Bir kez daha aynı hataya düşemezdim. Öngörü geçmişte onun kimliğini bildiğim ve bu gerçeği ondan sakladığım için zaten akumalanmıştı. Zaman çizelgesinde yolunu bulmayan bu öngörü, bana yapmamam gereken bir şeyi zaten açıklıyordu. Bu gerçeği ondan saklayamazdım. Öğrenirse her şey biterdi ve bu sefer geri dönüşü olmayabilirdi.

BAYAT MAKARON | MiraculousHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin