15. M'Lady

726 43 63
                                    

"Senin tarafından sevilmenin nasıl bir şey olduğunu merak ediyorum."

Shawn Mendes, Wonder

🌈

Félix'in aklından çıkmayan bir sınırı vardı. Her zaman zihninin bir köşesindeydi ve Félix ne zaman hatırlasa bu sınırı, ürperiyordu.

Elinde bir fotoğraf tutuyordu. Fotoğrafta göze çarpan mavi ve yeşil kundaklara sarılmış bebeklerdi. Bebekleri anne ve babası tutuyordu fakat yüzleri görünmüyordu. Mavi kundağa sarılmış bebek yemyeşil olan gözlerini açmıştı ve kameraya bakmıştı. Yüzünde huzurlu bir ifade vardı, canlı duruyordu. Bu durum yeşil kundağa sarılmış bebek için geçerli değildi. Gözleri kapalıydı. Teni pembeleşmişti ve her an ağlayacak gibi dudakları büküktü.

Félix başparmağını yeşil kundaklı bebeğin yüzüne koydu. Bu bebek oydu, yirmi yıl öncesinden.

Onu büyüten Amelie, çaydanlık ve çay fincanlarıyla birlikte onun yanına oturdu. Félix fotoğrafı katlamadan ceketinin cebine özenle yerleştirdi. O, bunu yaparken Amelie, onun sağ elinin yüzük parmağına takılı olan yüzüğe bakıyordu. Artık zamanın geldiğini biliyordu. Gabriel, Félix'e yüzüğü verdiğine göre artık zamanı gelmişti. Boğazının kuruduğunu hissetti. Bu yüzden kendisine de oğluna da sıcak çaydan doldurmaya başladı.

Oğlu. Onu böyle bilmişti. Kendi soy ismini taşıyordu. Ona anne diyordu. Annesiydi ama aynı zamanda da değildi. Zamanı gelmişti. Sonrasında ne olacaktı? Ya başarısız olurlarsa ne yapacaklardı?

"Çok düşünceli görünüyorsun anne." Félix, Amelie'in kısa saçını kulağının arkasına itti. Ufaktan tebessüm ediyordu ona. "İyi misin?"

"Elbette," Amelie gülümsedi oğluna ve yanağından öptü. "İyiyim bir tanem. Bugün birazcık dalgınım sadece. Çay iyi gelecektir." deyip çayından sıcak bir yudum aldı.

Félix'in tebessümü usulca silindi. Bakışlarını taşıdığı yüzüğüne indirirken nefesini tuttu. Bu yüzük. Bu yüzük onun varlığıydı. Bu yüzük onun şu anda tuttuğu nefesinin sebebiydi. Şu anda kalbi atıyorsa bu yüzük sayesindeydi.

Kimlikte yazılana göre Félix Graham de Vanily, gerçekte Félix Agreste; yarı his canavarı.

Ürperdi yine her bir yanından. Yutkundu sertçe ama boğazından geçmedi. Çay içmek rahatlatabilirdi ama her an kusacakmış gibi hissediyordu.

Yirmi yıl önceki görüntülere sahip değildi ama bir kitap okumuşcasına biliyordu geçmişi. O küçücük bir bebekken hayata tutunmaya çalışıyordu. Dünyaya gözlerini açıp dahaca hayatı selamlamamışken bir mücadele onu habersizce yakalamıştı. Sağlık dünyasının onu yaşama bağlamak için hiçbir tedavisi yoktu. Ölmek üzereyken onu hayata tutturan bir büyü yapılmıştı. Bir büyü değil, mucize; mucize değil, olağan dışı. Adına ne derlerse desinler, Félix için bu tek yaşama sebebiydi.

Şu anda parmağına takılı yüzüğün içindeki tüy onu hayatta tutuyordu. Hiç olmasaydı, bu tüy Gabriel Agreste tarafından yaşama duygusuyla hiç beslenmeseydi ve yüzüğe bağlanmasaydı, ne olurdu?

İkiz bebeklerden olan Félix ölürdü ve hayata yaşamadan veda ederdi. Bazen keşke böyle olsaydı diyordu. Keşke hiç yaşamamış olsaydım da, hayat Agreste ailesi için hep aydınlık olsaydı.

BAYAT MAKARON | MiraculousHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin