14. Bölüm

1.3K 139 22
                                    

Keyfim gıcırında bölükten içeri girdim. Açıkçası yanımdaki dayıyı çok sevmiştim. Bir ara Demir'i eğitmesi için yolmayı bile düşünüyordum. Birkaç güne şenlik vardı valla birazcık "Tavşanları çok severim" demiş olarak muhabbeti koyulaştırırken bol bol üreyen cinsten karargaha yollama sözü almış olabilirdim. Düşüncelerim ve olacaklar aklıma gelince yüzümdeki sırıtmam iyice yükselmişti. Öyle ki benim tayfa "Komutanın geldiniz" demeseydi fark etmeyecektim. İşlerini güçlerini bırakmış benimi beklemişlerdi. İncelemeye koyulmuşken Hakan'ın yüzündeki morluklar dikkatimi çekmiş ve kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu. Gelen soruyu cevaplamadan "Senin yüzüne ne oldu oğlum. Yolda kapıyı nereden buldun?" diyerek sordum. Hakan büyük ihtimal kapı ne alaka diye düşünüyordu.

Hakan düşünürken grubumun en gevezesi Ardaus konuşarak beni aydınlatmıştı. Bu çocuk yerini bilmiyordu. Olsun be bana benzeyenler hoşuma giderdi valla.

" Komutanım siz gelmeyince komutanınızı nasıl geride bırakırsınız diye biraz dayak yedik. Tabi sorumluluk Hakan komutanda olunca haşat olmaya istemsiz gönüllü seçildi."

"Kim yaptı?"

Cevap veremeden Demir görünmüştü. Gözleri öfke saçıyordu. Yine neye delirmişti bu manyak. Benimki de soruydu ha! Adam normal değildi. Üflesen uçacak haliyle hala ayakta dolanıyordu. Kontrol manyağıydı bildiğiniz.

"İnci Komutan iki günlük disko cezası aldın! Şimdi hiçbir yere uğramadan diskoya gidiyorsun!" sonra hiç umursamadan Hakan'a dönüp "Hakan komutanına eşlik et." değince hırt herifin derdini anlamıştım. Yediremedi tabi puşt kıçını kurtarmamı bir yerden çıkaracak. Çıkar koçum çıkar. Ne demişler son gülen iyi güler JDLSÞDISÞI

"Hay hay komutan. Kıçınızı kurtardığım için bence de hak ettim. Hadi Hakan'ım sen beni götür" diyerek arkamı döndüm ki öfkeli sesi maşallah deprem etkisi yarattı. Bu adamın kesin olarak fay hatlarıyla sorunu vardı. Ya arkadaş ya da kardeştiler. Yoksa deprem etkisi yaratacak şekilde böğürmesine bir neden bulamıyorum.

"Telefonuna da el koyun!"

"Telefon ne alaka komutan. Düşük rütbeli miyim ben?"

"Ne o cezanı mı yükseltmemi mi istiyorsun asker? Duyamadım üç gün mü olsun?"

"Yok anasını satayım beş gün olsun komutan. Hatta bir ömür tut sen beni orada" kısık şekilde "Yavşak herif" demiş hızlı adımlarla devam etmiştim. İbne adam ulan iliğini alacam senden göreceksin sen.

Sert adımlarla giderken "Son dediğini duydum. Ağzını topla yoksa dediğin gibi bir ömür sana diskoda hapis hayatı yaşatırım." Duyması çokta umurumdaydı sanki. Hızlı adımlarımı yanında ikinci adımlar ilerlerken bu sefer Hakan'a yönelik konuşmuştum.

"Hakan benim önce duş almam gerekiyor, 15 dakika sürmez. Şimdi koçum beni idare edeceksin ve o puşt Demir'i oyalaması için bizimkilere mesaj atacaksın. Sonrasını ben halledeceğim."

"Emredersiniz komutanım."

Hakan diğerlerine mesaj atarken bizde hızlı bir şekilde eve doğru yöneldik. Eve girip üzerimdekileri çıkarıp suyun ısınmasını beklemeden suyun altına attım kendimi. Öfkemin dinmesi gerekiyordu. Disko en nefret ettiğim yerdi. Neyse geceleri kaçardım bir şekil. Acil diskodaki cam demirleriyle ilgilenmem gerektiğini de anlamıştım. Bu lavuk anlaşılan beni oraya sürekli fedai yapacaktı. Banyodan çıktıktan sonra rahat bir şeyler giyip şarj aletimi cebime attım. Ah tabi ki telefonumu vermeyeceğim. O kim köpek benle aşık atıyor. Farkında değildi ama bu olay benim işime dahi gelecekti.

Salona ilerleyip yedek telefonlardan birini alıp cüzdanımda sürekli duran yedek hattımı çıkarıp taktıktan sonra telefonu açtım. Her şey şimdi tamamdı. Saçlarımı da arkadan at kuyruğu yapıp kapıyı açmadan önce kutudaki lolipoplarımı ve kendi telefonumu alıp sonunda kapıyı açtım. Hakan duvara yaslanmıştı ve beni götünce vücudunu dikleştirmişti. Telefonu eline vermek için uzattığımda "Al bakalım telefonu götür Demir efendiye de içi rahat etsin?" diyerek uzatmıştım ki merdivenlerden çıkarken kaşlarını çatarak durmuş olduğunu gördüm.

"Ne işin var burada?"

Ah benim adamlarımda bir sorun var valla. Yok biri bana çekmemiş anacım. Yüzüme gülümseme kondurup "Farenin kanını temizledin komutan. Sonra maazallah hasta olup karargahı vebayla tanıştırmak istemedim." birkaç adım indikten sonra aramızdaki mesafeyi kapatıp gözlerinin içine keyifli bir şekilde bakıp dudaklarımı büzerek konuştum. "Ben vicdanlı insanım. Hayvandan hayvana da olsa bir hastalık geçmesini istemem" dediğimde çoktan gözleri dudaklarıma inmişti. Tekrar gözlerime döndüğünde yutkunduğunu görünce kaşlarımı çattım. Durumumuzu idrak edinceyse öksürük krizine tutulmuştum. Kendini topla İnci kendini topla. Atmosferi değiştirmek için hala elimde duran telefonu yüzüne doğru kaldırırken "Bu arada istediğin gibi telefon. İyi bak değerlimdir ha" dedikten sonra yanından hızlıca geçtim. Arkamdan gelen Hakan kıs kıs gülüyordu. Ulan kendimi ne hallere sokmuştum, gerçekten hayret ediyordum.

Çenesi batasıca: E nerede kalmıştık sesin çıkmıyor.

Çenesi batasıca: Ne çok çalışıyorsun sen? Son mesajlarıma da cevap vermedi.

Çenesi batasıca: Eminim ki bir süre yoğun olacaksın ve hatta cevap dahi vermeyeceksin.

Ben: Neden cevap vermeyeyim. İyi misin sen Demir?

Ben: Hem nereden çıkarıyorsun bu saçmalıkları?

Çenesi batasıca: Su sen nasıl?

Ben: Ne nasıl abidin?

Çenesi batasıca: Hiç, yani çok yoğunsundur diye düşünmüştüm.

Ben: Yok kaç gündür yoğunluktan mesaiye kalmıştım. O yüzden patroncuğum halime üzülüp birkaç gün izincik verdi.

Çenesi batasıca: Anladım.

Ben: Ee nerde kalmıştık en son kanka deme lazım olur demiştin galiba.

Çenesi batasıca: Şaka yaptım ya.

Çenesi batasıca: Dünya ahiret bacımsın.

Çenesi batasıca: Hem hayatıma birini almayı düşünmüyorum. Yani sevgili ayakları falan bana göre değil. Ben anlamam öyle şeylerden. Sevmeği de bilmem. Tek sevgim var oda vatanımın üzerinde dalgalanan bayrağım.

Ben: Relax koçum hdhdklþ

Ben: Sanki gel nikahıma alacam seni dedim.

Ben: hhuýkodlþsjmvldlþ

Ben: Nedir bu telaşın anlamadım. Zaten ben lezbiyenim.

Çeçesi batasıca: Nesin nesin? Nasıl ya?

Ben: Ha tuhaf geldi ya da karşısın? Erkeklerden hoşlanmamı ya da senden hoşlanmamı mı tercih ederdin.

Çenesi batasıca: Hayır yani ne bileyim şaşırdım aklıma hiç gelmedi. Patronun kadın mı o zaman?

Çenesi batasıca: Of yani senin hayatın sonuçta ben karışamam kendi tercihin sonuçta.

Ben: Patron yine nereden çıktı ya?

Ben: Ama illa aynı fikirdeysen patron erkek. Neyse nasılsın. En son çok kötüyüm diyordun.

Çenesi batasıca: Ha yok ya, iyiyim. Küçük bir sıyrık. Neyse uyuyacağım biraz, görüşürüz.

Ben: Uyu uyu bol bol uyu yarasın aslanım.

Çenesi batasıca: Sana açık olacağım. Benim kafam gerçekten karışık. Konuşma tarzın, lanet olsun su o kadar emindim ki! Senin o olduğuna, sırf oyununu ortaya çıkarmak içi diskoya attım. Kafayı yiyeceğim.

Ben: Ne diyorsun Demir? Seni anlamıyorum.

Çenesi batasıca: Ben saçmalıyorum galiba ilaçlar kafa yaptı. Sonra görüşürüz.

Ben: iyi sen bilirsin. İyi uykular sana.

Görülmedi.

Tahminlerim doğru çıkmıştı. E ne bekliyordum canım kaç gündür sürekli öfkeme yenilip pot kırmıştım. Biten lolipopumun çubuğunu dilimde döndürürken kendimi tamamen yatağa bıraktım. Keyfim harikuladenin kuladesiydi valla yemişti. Telefonu bilerek açık vermiştim. Büyük ihtimal safım mesaj attığında elindeki telefona mesajlar geleceğini sanarak adım atmıştı. Ah be koç yiğit sen daha kiminle aşık attığını bilmiyorsun?

Deli&Manyak (Yarı Texting) İki KomutanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin