Çenesi batasıca: Partilerden hoşlanmadığını sanıyordum ama ikidir hoşuna gitmeyen soruda parti bahanesiyle kaçıyorsun.
Ben: Hala partilerden hoşlanmıyorum ama mecbur gitmem gerekenler ve mecbur olmadıklarım var adamım. Yoksa hayatta gitmem.
Çenesi batasıca: Neden mecbursun ki?
Ben: Çünkü patronumun ve ailemin verdiği partilere gitmem gerekiyor. Prestij işi, ne yaparsın.
Çenesi batasıca: O zaman iyi ki bu mesleği seçmişim. İstemediğim yere asla kimse zorlayamaz.
Ben: Ciddi misin sen?
Ben: jsfdsydkþsdöldndj
Ben: Albay görev verince, ben yapmam diyorsun yani
Ben: jnducdgyuýlmjjkkmnj
Ben: Bu arada büyük konuştu büyük konuşma diyen komutan.
Çenesi batasıca: O başka canım. Sonuçta benim işim. Misal sen işe gitmiyor musun? Verilen talimatları yapmıyor musun? Öyle düşün.
Ben: Bir ara düşünürüm bro.
Çenesi batasıca: bro ne kızım be.
Ben: Sevmedin mi?
Çenesi batasıca: Nıç sevmedim. Neyse partin nasıl geçti. Tabi gününde.
Ben : İkisi de sıkıcıydı bugün.
Çenesi batasıca: Neden ki mesleğini sevdiğini sanıyordum.
Ben: Tabi ki seviyorum ama şu patronum olacak hırt herif var ya sağ olsun ofiste evrak imzalatıyor. Benim alanda olup insanlara fikir sunmam gerekiyor. Bildiğin harcıyorlar beni.
Çenesi batasıca: Su seni arayabilir miyim?
Ben: Böyle iyi ya ben telefondan insanlarla konuşamıyorum da.
Çenesi batasıca: Peki ses kaydı atsan olmaz mı? Sesini bir kere bile atmadın. Arkadaşımı tanımaya çalışıyorum ama kendini hiçbir şekilde göstermiyorsun bana.
Ben: Ben biraz klavye ağasıyım. Şey çok utanırım ve bir daha konuşamam. Seni görmediğim ve sesini duymadığım için rahatım. O yüzden göndermek istemiyorum.
Çenesi batasıca: İyi bakalım. O zaman böyle konuşalım. Hobilerin ve fobilerin var mı?
Ben: Var tabi. Mesela kırmızıya aşığım. Silah hiç sevmem, yükseklik ve kapalı alan korkum var. Birde karanlık birde güllere bayılırım. Ah birde yılandan çok korkarım. Senin var mı peki?
Çenesi batasıca: Utanç verici olabilir ama var.
Çenesi batasıca: Öncelikle mavi ve siyah favori renklerim. Sonra sabah kahvesiz ayılamam. Hamam böceklerinden korkarım ve çiçeklere alerjim var. Yüzüm gözüm birbirine karışıyor ve kuduz köpekler gibi kaşınıyorum.
Ben: Yaa ya ya çok üzüldüm çok. E sen dağda nasıl yapıyorsun çiçek böcek çoktur orada?
Çenesi batasıca: Mesleğimde bana en zor gelen yer orası galiba.
Ben: Bir şey soracağım askerlerin böyle şeyleri olmamalı diye biliyordum.
Çenesi batasıca: Kimse bilmiyor güzelim. Alerji ilaçları var böcekten de tiksiniyorum sadece.
Ben: Yani ilk söylediğin kişi ben miyim diyorsun?
Çenesi batasıca: Yani öyle sayılır.
Ben: Sayılır derken.
Çenesi batasıca: Ne önemi var ki nede taktın anlamadım. Sonuçta görevime bir olumsuzluğu olmuyor.
Ben: Doğru. Neyse benim karnım acıktı. Bir şeyler atıştıracağım. Görüşürüz.
Çenesi batasıca: Görüşürüz güzelim. Bu arada on dakika sonra tehlikeli alanlara gireceğiz. Sağ olarak dönersem ertesi gün konuşuruz.
Görülmedi.
Ah be bu dünya ne güzel değil mi? Çiçekler böcekler ah çok güzel. Kaç gündür yaşam enerjimi çalan kot kafalı ne güzelde geri vermişti. Ulan seni şikayet etmek vardı ama işte içimdeki hayvan sevgisi baskın çıkıyor işte. O zaman kullanırız. Sonuçta günümüzü keyiflendiririz değil mi? Ah dedelerim de o zırtapoz yüzünden çekip gitmişlerdi kaç gündür. Tabi bir şey diyemiyorum. Beni tanıyorlar anacım. Sırf onlara patlamayayım diye kaçmadıysalar bende İnci değilim. Neyse iki dakikaya damlalar, cümbüşümüz var nede olsa. Bu arada adamın ne çok olayı varmış abi? Nasıl kimse anlamamış hayret. Dünde rastlantı eseri takıldığı devrelerinin konuşmalarına şahit olmuştum. Kekolar Demir'in tavşan korkusundan bahsetmiştiler. Tamam be anılarından bahsediyorlardı ve bende bana bir şey çıkar niyetine birazcık dinledim. He tamam sonuna kadar dinledim oldu mu? Yani anacım tanıdınız tanıdığınız kadar. Ne diye sonuç istiyorsunuz? Hem mecbur kaldım valla. O hödüğün adı geçince kulaklarım ortamı dinleyen mirket gibi dikildiyse benim suçu ne? Hem ben bağrımdan vuruldum adam yüzünden değil mi? İyi tamam fazla ajitasyon yaptım ve yine tamam siz haklısınız anacım kulak misafiri olmak hoş bir şey değil.
Akşam yemeğini yemiş biraz kendime gelmek için koşu alanına gitmek üzeriyken bir asker kendini tanıtarak albayın çağırdığını söyleyince kaşlarım istemsiz çatıldı. Hızlı bir şekilde giderek odasının kapısını çalıp üniformam olmadığı için sadece "İyi akşamlar efendim. Beni çağırmışsınız" diyerek karşısında bekledim. Albayın sesi telaşlı olduğu kadar öfkeliydi ve duyduklarımdan sonra hak vermeden edemedim.
"İnci ekibini hazırla Demir'ler ağır ateş altındaymışlar. Teçhizatları yetersiz. Bu işi senden başkası halledemez. Beş dakika sonra helikopter sahadan kalkacak. Hadi kızım askerlerimi bana sapasağlam getir."
"Emredersiniz efendim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli&Manyak (Yarı Texting) İki Komutan
Người sóiÇenesi batasıca: Oha! Yani nine özür dilerim. Beni yanlış anlama valla nine görevim gereği işkillendim. Yoksa büyüğüme saygısızlık en son düşüneceğim şey. Pamuk ellerinden öperim hakkını helal et. Ben: Salak mısın? Ben: hyssnmddçdşödşksgtb Ben: Hiç...