19. Bölüm

1.1K 135 96
                                    

İki gün koskoca iki gün geçmiş ve Demir denen hanzo yüzüme bile bakmamıştı. Tavşanlara tellerle bir alan yaptırıp karargahın en sonuna koydurmuş ve herkesten kendimi soyutlamayı başararak sadece gün içinde kendi askerlerim ile ve Demir'in beni görmezden gelmelerine aynı şekilde karşılık vermiştim. Koltuğa uzanmış sıkıntıdan patlarken halime şaşkınlıkla bakıyordum. Yok yok cacıklı helvalarım ahan da bu iş böyle olmazdı. Sonuçta benim yapıma ters canım. Anlık verdiğim kararla yerimden kalkıp ağzıma lolipopumu atmak için zulama elimi atarak bir tur karıştırdım. Gelmedi. Bir daha kutuya elimi soktum. Yoklan zulam bitmişti resmen ve ben fark etmemiştim. Hamdi amca 1 TL teklif sunsa aha bu kadar üzülmezdim valla. Neden mi cacıklı helvalarım. Çünkü lolipoplarımla o adamı da satın alırdım ben be...

Ne ara buraya geldiğimi bilmeden üzerime ceketimi alıp markete gitmek için adımladım. Evimden çıktığımda karşı tarafın kapısı açılmasıyla kalmamış, birde revirde çalışan hemşirenin çıkmasını görmem ile kaşlarımı çatsam da anlık düzelttim. Birde kahkaha atıyorlardı ulan. Kahkaha nedir?

"Yok kızım yok. Seni ilgilendirmez seni hiç mi hiç ilgilendirmez" içimden kendimi aynı şekilde teselli ederken ayakkabılarımı giyip ayaklandım. Selam dahi vermeyecektim tabi ki ama kızıl saçlı çıyan anlamamış selam vermişti. Ya da her neyse vermedi de diyebiliriz kız cadı gülüşüyle konuşmuştu.

"Ah İnci'ciğim sen Demir'ciğimin karşısında mı kalıyordun?"

Durun durun bak ben duruyorum. Sonuçta selam verdi canım selam başka bir şey yok. Kızın adını da bilmiyoruz ya anasını satayım. Benim şansım da bu aralar kara borsaya düşmüş, dört dönüyordu resmen ama selam verdi canlarım. Selam orada hem fikiriz değil mi? Yok la ben değilim. Valla ahan da ismimi cimli kullandı bu yelloz. Altını çiziyorum ha Demir'le uzaktan yakından alakası yok. Benim takıldığım yer gayet belli. Hatta yüzümdeki gülümsemede ondan geliyor. Kesin nottur ha.

"Aaa ben senin Demir'ciğinin karşısında mı oturuyormuşum. Bak Şüküfe söylemesen bilmeyecektim valla. Bravo bende Demir'ciğinin alt katında oturuyorum sanıyordum. Bak işe."

"Kader adım Kader"

"Ah pardon Kadriye ama yine de bir fark yok canım. Çapınız aynı neyse ben gideyim sonuçta Demir'ciğinle hasret gidermenizi engellemek istemem"

"Ay Demir bu kız ne çirkefmiş selam vermeye gelmiyormuş valla."

Bakın canlarım selam vermiş ben demiştim canım. Tabi ben yanlarından çoktan ayrıldığım için tam duyamasam da o Demir puştunun "Kader..." dediğini ama sonrasını duyamamıştım. Ağzına da hiç yakışmamıştı o yüzdende ayaklarımı hızlandırmış olabilirdim.

Marketteki lolipopları aldıktan sonra eve girmek istemeyen tarafımı destekleyip askerlerin koğuşuna doğru ilerledim. Hem ders alması gereken Kerim adlı komutanın birliğiyle az eğlenip keyfimi yerine getire bilirdim. Belki o zaman kiminle aşık attığını öğrenirlerdi. Ha şimdi ne yaptı diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Aslında çok bir şey yapmadı canım. Sadece "Demir'e elletiyorsan bize de torpil verirsin" demişti. Ekibi de yavşak yavşak gülmüştü. Bende "Tabi canım yerli malıyız sonuçta " diyerek oradan uzaklaşmış ve kum torbası yumruklamakla öfkemi hafifletmeye çalışmıştım. Neden mi adam benden rütbe olarak yukarda ağzını burnunu kırsam e haklıyken disko cezası alıp ben yanacaktım. O yüzden susmuş ve beklemeyi seçmiştim. Şakalan şaka tabi ki ilk atak ondan gelmeliydi ki nefsi müdafaadan az ceza alayım değil mi? E bugünde stres atmak için güzel bir gündü sonuçta. Koğuşa girip önce benim bölüğümün yanına geçtim. Uzun eşek oynuyorlardı ve beni görünce çil yavrusu gibi dağılmışlar sıraya dizilmişlerdi. Selam durduklarında...

Deli&Manyak (Yarı Texting) İki KomutanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin