İncinin Ağzından
Son mesajı gördükten sonra içimdeki kıpırtıyla yatağıma uzandım. Çok mutlu olmam normal değil mi bu Demir denen adam ve bizim hanzo Demir aynı kişi. Adı, asker olması ve tabi ki ili aynı olması bana yeterde artardı. Ah be dört ayak üstüne düşmek böyle bir şeydi galiba.
Adamda misafirperverlikte yok lan. Ne demek beni kulağımdan tutarak dışarı atmak. Hem de beni Sokullu Mehmet paşayla karşılıklı oturup Türk kahvesi içen birini. İyi be rüyamda da olsa sonuç değişmez valla sonuçta o kahve içildi mi içildi. Hayır o konuda kafama takılan soru işaretleri de var tabi neden 1. Süleymanın son sadrazamıyla abi? Değil mi? İşin kötü yanı bu adam papaz yardımcılığı yapmış adamın biri. Hayır yani o Hristiyan ben Müslüman değil mi? Ah rabbimin bana bahşettiği bu sivri zekamla ben bulamadıysam hala size de bir şey diyemiyorum cacıklı helvalarım.
Neyse konuyu dağıtmayalım değil mi? Şimdi hain bir planla kulakçığımın öcünü almam gerekiyor. Sonuçta bir organıma yapılmış olan en küçük şiddet organlarım aşkına bana düşer.
Aklıma eğlence amaçlı sürekli yanımda taşıdığım çantamı getirdiğimi hatırlayınca sinsice gülümsedim. Ulan komutan kulağıma dokunmayacaktın. Hem üzerimi değiştirip kendisi için hazırlayacağım iki sürpriz için önce çantamdaki istediğim eşyayı bulmak için kurcalamaya başladım ve bingo altı adet kalmış olması beni üzse de ne yapalım. En kısa zamanda bir alışveriş görürdük. Sonrasında elime iki poşet alarak ormanlık alanda kozalak toplamaya başladım. Ulan komutan sana ne kadar değer verdiğimi görsen gözlerin yaşarır. Hem nöbetçilere görünmemek hem de deli gibi kozalak toplamak yani kısaca diyorum ki çok değer verdim sana çok.
İki tur yapmak zorunda kaldığım kozalakları da arabanın yanına getirip ellerimi birbirine çırpıp besmelemi çekerek komutancığıma ilk hediyem için hazırlıklara başladım.
Yüzümden nedense bugün eksik olmayan gülümsemem ile kahvaltıya gelebilmiştim. Dün bölüyüm ile tanıştığım için keyfim yerindeydi. Açıkçası baş komutanların ve çavuşların ayrı masalarda yemesine sürekli karşı bir yapım vardı ve tercihimi sağa alanında güveneceğim adamlarımla yemeği tercih ederdim. Yine birliğimden olduklarını bildiğim askerlerimin yanına oturdum. Hepsi tuhaf tuhaf bakınca "Rahatsız olduysanız başka birliğin yanına oturayım" değince "Estağfurullah komutanım. Biz şaşırdık sadece" diyerek kafalarını önlerine eğmişlerdi. Samimi gülümsememi sunarak "Alışsanız iyi olur çünkü birliğimi yakından tanımak benim için önemli" demiştim.
Yemekten önce yapılan "Allah'ımıza hamdolsun. Milletimiz var olsun." Günümün huzurla başlamasını sağlayan ilk nedendi ve bu duayı her söylediğimde içimdeki şeref mutlu olmamı sağlıyordu.
Yemek duamızdan sonra oturduk ve yemek arasında tıkınırken askerlerimi halını hatırını, ailelerini de sormayı eksik etmedim. Eğitim sıralamamı evli bekar ya da tek çocuk ve yahut daha fazla erkek kardeş olarak sıralamam mantıksız gelebilirdi ama ben analarımızın arkasında avunacak bir evladı olmayanları ve evlatlarımızın babasız kalmaması için eğitim sırasında daha çok üstlerine düşer ve her durumda yapması gerekeni zorlu şartlarda öğrenmeleri için elimden geleni yapardım. Diyeceksiniz ki diğerleri evlat değil mi? Her biri bir ocağın ateşi tabi ki her bir askerim için canımı vermekten kaçınmam ama bu durumda önceliğim olmalı. En az otuz kişilik bir taburda tek başıma vereceğim eğitim maalesef ki bu şekilde yön bulurdu. Gerçi benim başlarında olmam şu an onlara güzel görünüyor anladığım kadarıyla ama bilseler gecem gündüzüm yok. Eğitimlerim ağır ve bezdirici diğer askerlerim gibi kaçacak yerler ararlardı. Gerçi benimde amacım oydu. Tek evlat olanları ve eşleri evlatları olanları askeriyenin içinde yerleştirip diğerlerini ise azaplı ama can kurtaran günlere tabi tutmaktı. Yemeğimi bitirdiğimde afiyet olsun diyerek yerimden kalktım. Arkamı döndüğümde ise zincirli kuyudan çıkma deli gözlerle karşı karşıya kaldım. Komutanın masasında ise bazısı bana dik dik bakıyor bazısı ise mahalle karıları gibi hakkımda itamlar yürütüyordu. Neden mi haspalarımın otoritesine bir doksanlık çekmiş olabilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli&Manyak (Yarı Texting) İki Komutan
Hombres LoboÇenesi batasıca: Oha! Yani nine özür dilerim. Beni yanlış anlama valla nine görevim gereği işkillendim. Yoksa büyüğüme saygısızlık en son düşüneceğim şey. Pamuk ellerinden öperim hakkını helal et. Ben: Salak mısın? Ben: hyssnmddçdşödşksgtb Ben: Hiç...