BÖLÜM 2 ༒ Olmayan Sınır ༒

188 100 65
                                    

Enkyros evrenine göz atmak için instagram kullanıcı adı: @meld.aea 


ENKYROS SERİSİ 1.KİTAP

İkinci Bölüm

Düşen bir peri bedeni bile olsa gökyüzünün o yüksekliğinden düşüyor olması onu kurtaramazdı.

O güçlü, sözde ölümsüz bedenlerinin Alt Dünya'nın yumuşak çimlerine çakılması ile ya kemikleri kırılacak ya da bir vahşinin dahi görmek istemeyeceği şekilde parçalanmış bir görüntüye yol açacaktı.

Öteki yandan dünyasının uzun gür ağaçlarının dalları gökten gelen yabancıyı kollarının arasına alıp, düşüşünü yavaşlatma olasılığı vardı. Leora diğerleri gibi bitkiler ile anlaşmayı kolayca becerebilseydi onları ikna etmek daha olası olabilirdi.

Şimdi yaptığı gibi ellerinden tekini uzatır, ormanın içinde sessizce fısıldardı. Metrelerce ötedeki canlı onu duyar ve sesine yanıt verebilirdi. 

"Düşmesine izin verme."

Umut, belki de o an elinden gelebilen en iyi şeydi. Leora gökyüzünde savrulan bedenin gittikçe onun dünyasına yaklaşmasını acıyla seyretti. Düşen kişinin kim olduğu ya da nelere yol açtığı önemsizdi.

Üst Dünya'da dönen tersliklere sebep olan baş kişi olsa da Leora böyle bir ölüm kimseye dilemezdi.

Gözünü kırpamadığı an boyunca nefesini de tuttu. Ayak parmakları buz kesmişken botlarının içinde kıvrılmıştı. Sıcaklığın vücudunu aşağıdan yukarıya doğru terk ettiğini hissetti.

Beden yaklaştı. Daha da yaklaştı ve sınırın olması gereken yerde hiçbir şeye takılmadan, parçalara ayrılmadan, ağaçların arasına daldı.  Çarpan yaprakların arasından kanatlı sürü havalandı. Ciyaklayarak kaçışan Dul Kuşları gövdeleri kadar uzun rengarenk kuyruklarını sallayarak Leora'nın üzerinden uçup gitti.

Leora kuşların uzaklaşması ile ormanın tekrardan sessizliğe gömülmesine rağmen yerinden bir süreliğine kıpırdayamadı. Nefesini bırakmak zorunda kaldı ve omuzları hızla inip kalkmaya başlarken düşünmeye başladı.

Hava aydınlıkken gökyüzünde yıldız görebilmek kadar küçük bir ihtimal de olsa, bedenin sahibinin yaşıyor olabileceği gerçeğini es geçemezdi. Ne kadar zor durumda olursa olsun ölmemiş olduğu sürece o acı çeken bedene Leora'nın yardım etmesi gerekirdi. Eğer onu bulabilecek olup, yapabileceği hiçbir şeyin kalmadığını fark ederse ona hızlı bir ölüm bahşedebilir ve böylece can çekişen bedeninden yaşamının yavaşça sökülmesine daha fazla izin vermezdi.

Nereye düştüğünü bulabilmesini kolaylaştıracak iki şey vardı elinde. Dul Kuşları'nın geldiği yönü ve Leora'nın düşen bedeni gözleri ile kaybettiği son anı çakıştırabilirdi. Onu bulabilmenin en hızlı yolu bu olduğundan bedenini çevirdi. Kuşların geçişini seyrettiği an boyunca yönünü yarım tur değiştirmiş olduğundan telafi etmek istercesine arkasına döndü. Tanıdık gelen ağaç tepelerini gördüğünde yönünü doğru ayarladığını anlamıştı.

Tepesinden gelebilecek olan tehdide yeniden göz açarak ilerlemeye başladı. Artık koşarcasına yürümüyor, aksine ayakları sanki ters adım atıyordu. Yanlış yönde dakikalar boyunca yürüyebilecek olma ihtimali gözünü korkutmuyor değildi.

Diğer yandan olur da düşen canlıyı bulacak olursa nasıl bir görüntüyle karşılaşacağını bilmediğinden aklına en kötüsünün gelmesine de engel olamadı. Zihnini kötü ihtimalden temizlemek istercesine başka bir sahne kurguladı kafasında. Çok uzaklarında siyah bir cisim tepeden düştüğü sırada Leora bulacağını umduğu bedenin çok ağır yaralanmış olsa da hâlâ yaşıyor olacağını düşündü.

ENKYROS -Hayat Boğumu-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin