Topraklarına ait olan güç, onu reddediyordu. Bir başkası için ne denli kolay olsa da bitkiler hiçbir zaman Leora'nın tarafını seçmemişti.
Yine bitki bilimine çalıştığı bir gün, Yönetici Toprakları'ndan düşen kaya parçaları altındaki zemini salladı...
Enkyros evrenine göz atmak için instagram kullanıcı adı: @ meld.aea
ꕥ
ENKYROS SERİSİ 1.KİTAP
On Üçüncü Bölüm
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝙺𝚛𝚒𝚓𝚊𝚍𝚘𝚛'𝚞 𝚍𝚒𝚐̆𝚎𝚛 𝚝𝚘𝚙𝚛𝚊𝚔𝚕𝚊𝚛𝚍𝚊𝚗 𝚊𝚢ｪ𝚛𝚊𝚗 𝚗𝚎𝚑𝚒𝚛. ꕥ
Geçireceği üç günde Leora, her halükarda köyün merkezine, Kaja'nın yanına uğraması gerekeceğini biliyordu. Kardeşinden dileyeceği bir rica sayesinde es geçebileceği tek günde hiçbir sorunla karşılaşmayacağından emindi. Öteki yandan Gienah'ın planlarına müdahale etmeyip, henüz dozunu azaltmadıklarından Kaja'ya dört Ay Kırkırtısı'nı vermeyecek olurlarsa genç adamın gününü nasıl geçireceğini kestiremiyordu. Belki de Kaja içkinin faydasını gördüğünü bildiğinden kendine tekrardan bir bardak içmeyi hak görecekti.
Leora'nın bir yanı bunu deneyip görmek istiyordu.
Ayini bekledikleri ilk gün Leora merkeze inmekte sıkıntı çekmedi ve vaktinin çoğunu Kaja ile dışarıda dolanarak geçirdi. İkinci günde ise yatağından çıkmak istememiş, bir ucuna yürüyeceği toprakları gözünde adeta büyümüştü.
Kendini hazırlaması öteki günlerin aksine daha uzun sürmüş, hatta Kaja'nın yanına varmakta gecikmeye karar verdiğinden gitmeden nehirde yıkanmayı düşünmüştü. Buluştukları her zamanki saatte almayacağı doz, geciktiği vakit Kaja'da nasıl tepkiye yol açacağını görecekti.
Babasının ve Gineah'ın evde olmadığını bildiğinden odasından evden çıkacağı son ana dek ayrılmadı. Annesinin içeride bir yerlerde ses çıkaran uğraşlar ile meşgul olduğunu kolaylıkla işitebiliyordu.
Kapısını araladı ve odasından dışarı süzülürken Meris onun duyması adına homurdandı: "Nihayet."
"Gidip temizleneceğim. Sonra da köye ineceğim. Bir şey ister misin?"
Annesi evin ortak alanına geldiğinde onun kendi yatak odalarından çıkmış olduğunu fark etti. Üzerinde hâlâ yatak kıyafetleri vardı ki bu ona göre alışıldık bir durum değildi.
"Evet." diye saçlarını parmakları ile taradığında kulaklarının sivri uçları göründü. "Gelip annenle bir kahvaltı etmen."
Leora kapıya kadar gidip botlarını ayaklarına geçirmek ile uğraşırken. "Aç olduğumu hissetmiyorum." dedi.
Aslında geç kalmasına yardımcı olabileceğinden teklifini kabul edip annesi ile kahvaltı edebilirdi. Ayrıca itiraf etmeliydi ki onunla sıcak iletişim kurabilmek için çabalayan annesinin bu girişimi genç kızın içini ısıtmıştı. Fakat yine de aynı sofrada yalnız kaldıklarında iki üç çift lafın ardından yine fikir ayrılığına düşeceklerini biliyordu.
