[1416 temmuz beş pazartesi - eldian imparatorluğu]
Yıldızlar gecenin kandilleri gibi gökyüzünde asılırken Eldian kraliyet sarayında bir telaş boy göstermişti. Hizmetçiler ve uşaklar oradan oraya koşuşturuyor, büyük salon temizleniyor ve akşamki büyük baloya hazırlanıyordu millet.
Herkes biliyordu ki bu balonun odak noktası komutan Erwin ve Keşif Birliği olacaktı. Bu sebeple rütbeli Keşif Birliği üyeleri özenle hazırlanıyordu.
Levi takım elbisesini giydi, boynuna bağladığı ufak bez parçasını fular şekline getirerek gömleğinin yakasından geçirmeyi unutmadı. Minyon vücuduna rağmen hoş görünüyordu.
Aynada kendine baktı, iyi görünüyordu. Yüzünde tatmin olmuş bir ifade göründü. Kendi içindeki özgüvensiz kişiliğinin üzerine bir perde çekeli biraz olmuştu. Aynı şekilde Komutan Erwin'de onun gibi hazırlanmakla meşguldü. Yeşil broşünü taktıktan sonra kendisini büyük masanın rahat sandalyesine bıraktı.
Kral Grisha'nın sahteliği aksine, Erwin Smith gerçek bir asalete sahipti.
Önünde büyük bir harita vardı. Kafası sürekli doluydu, bakınmaya başladı. Her anını düşünerek geçiriyordu. Çünkü işi buydu, herkes biliyordu Erwin çok iyi bir savaşçı olduğu için değil, çok iyi bir beyin olduğu için taktir görüyordu. Hele ki Erwin uyurken bile düşünmek zorundaydı çünkü sıradan bir ordu komutanının aksine onun amaçları hiçbir zaman devletine sadakâtle hizmet etmek değildi. Zira şuan onun aklından faydalananlar kendi kıyametlerinin bir insanın aklı sayesinde kopacaklarını bilmiyorlardı.
Gerçi Erwin çok iyi biliyordu, birisine hizmet etmek yalnızca kayıplar getirirdi ama bunu ona biat edenler bilseydi bu hâlde olmazdı. Belki de onu, diğerlerinden ayıran en büyük nokta buydu. Zira birisine dibine kadar bağlanmak ve saygı göstermek; gözleri kör, kulakları sağır ve dili tat ederdi. Erwin bunun pek tabii farkındaydı. Ondandır ki, etrafındakiler ona adeta bir tanrıymışcasına tapıyor sayılırdı, kendileri bunu bilmeselerde...
Karina ise uzun bir sürenin ardından; zırh harici bir şey giydiği için üzerindeki balo elbisesinin kendisine yakışıp yakışmadığını kestirmeye çalışıyordu. Vücudu kaslı ve yapılıydı, bir elbiseyi taşımak için ideal bir fiziğe sahip değildi.
Bir süre çaresizce kendisiyle çatıştıktan sonra zorla odasından çıkmak zorunda kaldı. Her ne kadar beğenip beğenmediğinden emin olmasa bile giyecek çok fazla seçeneği yoktu. Bu yüzden özgüvenini toplayıp odasından çıktı geç kalmadan. Balo zamanı gelmişti, büyük salona gitmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İchirin No Hana ❦︎ Attack On Titan
Hayran KurguGüce olan arzu muydu insanı canavarlaştıran; yoksa şehvet miydi günahkâr kılan. Belkide sadakâtti insanı köleleştiren. Ancak tek gerçek, tüm bu bilinmezlik denizinde insanı dibe çeken küflü prangalardı. Bazen insanlar bazen de duygular. Levi Ackerma...