[1416 ekim on dokuz perşembe - eldian imparatorluğu]
Bir çift mavi göz, hedefe kilitlendi. Prens kendisinin bile duyamayacağı bir nefes alarak yayını iyice gerdi, gözlerini kıstı ve nefesini verdiği anda oku bıraktı. Saniyeler içinde ceylanın boğazını delip geçen ok, öyle bir kuvvetle gitmişti ki hedefe, okun demir ucu ceylanın boynunun diğer tarafından çıkmıştı.
Zeke'in gözlerine değen görüntüler, prensin kendisini sorgulaması sağlıyordu. Yıllardır süregelen bu geleneğin av mı yoksa katliam mı olduğunu düşünüyordu. Yoksa sadece bir hayvanın ölmesi kulağa o kadar kötü gelmiyordu. Zaten Zeke'in aklını kurcalayan bu değildi. Yoksa burada basit bir ceylanın olayını yapacak kadar sığ bir insan değildi.
Prensin aklını yiyip bitiren kurtlar, ona sürekli bu öldürüdüğü ceylan sıradan halktan birisinden değerli olduğunu mırıldanıyordu. Zeke'in şeytanları ona bu ülkede halkın, insandan bile değersiz olduğunu söylüyordu. Bu öyle ironik bir çelişkiydi ki; insanın, insandan değersiz olduğunu söylemeye çalışıyordu.
"Mükemmel bir atıştı Prens'im! Nişancılığınız bu kadar dillere destan olması çok normal."
Bakan Zaphod sırıtarak Prens'e övgülerini yağdırdı. Kocaman bir göbeği vardı, gözleri kısık ve küçüktü. Kafasının üzerinde pek saç kalmamıştı. Gıdığı çenesini altından çıkıyordu ancak soylu olduğunu kocaman gövdesinden ve lüks kıyafetlerinden anlıyordu insan.
Prens samimi olmayan bir gülümseme bahşetmiş ve ok ile yayını yardımcısı Yelena'ya vermişti. Yelena ok ve yayı aldıktan sonra askerlere prensin vurduğu ceylanın iyice kanını akıtmalarını ve organlarını çıkartarak taşınmaya hazır hale getirmelerini istemişti. Askerler emiri almış ve hemen işine dönmüştü.
Prens gözünü etrafta gezdirdi. Bakan Pixis yüzünde asla değişmeyen gülümseme ile ikisinin biraz gerisinde atının üzerinde onu takip ediyordu. Bakan Zaphod hemen arkasındaydı. En önde Yüzbaşı Levi ve dört asker vardı. Önde durarak adeta etten duvarlar örüyordu. En arkada ise güvenliği sağlayan Teğmen Karina ve beş asker vardı. Ama Bakan Pixis'in burada olması Levi için pek iyi değildi.
Bakan Pixis Kraliyet'in askerlerinden sorumluydu. Kendisi Eldian İmparatorluğunun askeri saldırı ve savunma bakanıydı. Savaş durumunda kraldan sonra en yetkili kişi olabilirdi. Gerçi Pixis'in gizli otoritesi kralı bir sallayacak kadar sağlamdı. Bundandır ki, 'birilerinin' ondan çekinmesi normaldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İchirin No Hana ❦︎ Attack On Titan
FanfictionGüce olan arzu muydu insanı canavarlaştıran; yoksa şehvet miydi günahkâr kılan. Belkide sadakâtti insanı köleleştiren. Ancak tek gerçek, tüm bu bilinmezlik denizinde insanı dibe çeken küflü prangalardı. Bazen insanlar bazen de duygular. Levi Ackerma...