[1416 ekim yirmi beş çarşamba - eldian imparatorluğu torost şehri]
Güneş tüm dünyanın üzerine büyük bir ışıkla ve sıcaklıkla doğarken genç kadının zihni ve yüreği hâlâ karanlıktı. Yeni yeni doğan güneş, tüm kızıllığıyla ve güzelliğiyle gösteriş yapıyordu sanki; onun aksine, Karina'nın göz torbaları belirginleşmiş, dudakları ve ellerin kurumuş derileri soyuluyordu. Mosmor gözaltıları vardı, hatta birkaç günde iki kilo vermişti. Bu gidişle bebeği de düşürecekti, farkındaydı. Ama öfkesi ve kırgınlığı öyle fazlaydı ki, bunu düşünmek bile istemiyordu.
Karina Levi'nin onu seçmemesine kırgındı evet ama sinirlendiği konu ona açtığı düşüncelerini üstlere söylemesiydi. Elbette Levi bunu yapmamıştı ama bu durumda, suçlu kişinin kendisi olduğuna, Levi bile inanabilirdi. Karina ise hakikatları yarım yamalak biliyordu.
Onu üzen düşünceleri aklından silmeye çalıştı ve yola odaklandı. Büyük bir mimariye sahip olan manastır gözüne göründüğünde hızını azalttı Karina. Bu manastır Torost şehrinde Titan dağının adeta tepesindeydi. Dağın yan yamacına uzunca yapılmıştı. Heybetli görünüyordu. Sanki yıllardır orada gibiydi, adeta dağ ile bütünleşmişti.
Sesli bir nefes aldı ve hızlıca önünde birkaç tane asker olan manastırın kapısının geldi atıyla beraber. Askerlerin manastırın kapısında nöbet tutması alışagelmiş bi' durum değildi ama nedenini biliyordu. Çünkü Prenses Historia bu manastır da eğitim -daha doğrusu rehabilitasyon- görüyordu. Sebebi ise, bir kadın ile ilişkiye girdiği ortaya çıkmasıydı. Kadının kim olduğu hâlâ bilinmiyordu. Prenses Historia, saray ahalisine göre şeytan tarafından büyülenmiş bir günahkardı. Bu yüzden babasının emriyle -Kral onun beyninin yıkanmış olduğunu düşünüyordu- bu manastıra yeniden 'normal' ve 'itikatlı' bir insan olması için gönderilmişti. Ancak prenses bu suçlamayı, dile getirmese bile kabul etmiyordu. Pişman değildi ama bunu sesli söyleyecek cesareti yoktu. Aksi taktirde bu karanlık çağda, bir çok insan öylesine asılıyor ve kazıklanarak yakılıyordu din adamları sayesinde. Bunların başında bilimle ve topla ilgilenen insanlar, dine karşı olanlar ve eşcinseller bunulunuyordu. Historia bir prenses olabilirdi ama canını tehlikeye atmak istemiyordu. Hele ki artık babasının bir çöküş döneminde olduğu sürede. Kraliyet ailesine mensup bir birey olarak, halkı ve saray ahalisinin saygısını kazanmak zorunda olduğunun farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İchirin No Hana ❦︎ Attack On Titan
FanfictionGüce olan arzu muydu insanı canavarlaştıran; yoksa şehvet miydi günahkâr kılan. Belkide sadakâtti insanı köleleştiren. Ancak tek gerçek, tüm bu bilinmezlik denizinde insanı dibe çeken küflü prangalardı. Bazen insanlar bazen de duygular. Levi Ackerma...