[1416 temmuz üç cumartesi - eldian imparatorluğu]
Neşeyle bağıran halk, gözlerindeki hayranlık belli olan çocuklar, kralın ve kraliçelerin yüzündeki gururlu gülüş; bunların hepsinin kaynağı tek bir şeydi, Erwin'in komutanlığını yaptığı keşif Birliği. Halk onları coşkuyla karşılamıştı; yeni dünyanın kahramanlarını.
Atlarının üzerinde sırayla gelen askerler, bazıları yaralı olsa bile ülkede coşkuyla karşılanmıştı. Rütbeli askerler binekleriyle beraber saraya yavaşça giriyorlardı kocaman demir kapıdan şövalyelerin kontrolüyle. Rütbe nedir bilmeyen çapulcuydu onlar iki aya kadar ama şuan tüm ülkede kahraman ilan edilmişlerdi. Hepsi göğüslerinin kabarmasına engel olamadı. Hepsi buna layık olmadığını biliyordu ama hiçbiri bu övgüyü reddecek kadar iradeli değildi.
Kral Grisha seferden dönen güçlü ve gururlu askerlerini büyük merdivenlerde karşıladı. Yüzünde bir gülümseme vardı. Kral kendisinin kaldıramadığı altından zaferi bir avuç çapulcunun kaldırmasını kıskanamayacak kadar ihtiyaç duyuyordu bu zafere
Bir kralın kıtadaki en acınası insan olduğu gerçeği büyük bir ironiydi. Ama sonuç olarak bu imkansız zafer herkesi mutlu etmiş gibiydi, hatta memnuniyetsiz soyluları bile. Bu yüzden bu gün yüzlerindeki o kibirli ifadeyi ellerindeki yelpaze ve itici rol yetenekleri ile saklamaya çalışıyorlardı.Marley krallığı on yıllık yıkılmayan savunmanın ardından ilk yenilgisini almıştı hemde daha göreve getirilmesinden iki ay geçen komutan Erwin sayesinde. Keşif Birliği harikalar yaratıyordu. Ve mimarı kesinlikle Erwin'di. Bu üsttekiler için kabullenmesi zor bir durum olsa da kimse gıkını çıkartacak değildi. Komutan Erwin hepsinin kibrinde boğulmasını diledi içinden, yüzündeki gururlu gülümsemeyle gerçek duygularını gizleyerek.
Kral ağır adımlarla esas duruştaki askerlerin yanına geldi ve kollarını iki yana açarak konuşmaya başladı. Gerçek bir Kral gibi görünmesine rağmen insanlarda o manevi hissiyatı yaratamıyordu çehresi. Sanki o oğulları için en uygun yolu açması için var gibiydi. Sanki tek işlevi bir hamal gibi, elinde bir kürekle yolu açmaktı. En azından Karina böyle hissetti bir anlığına. Bir kral olmasına rağmen, iki oğlu ondan daha kral gibi görünüyordu.
"Hoşgeldiniz benim kutsal askerlerim, hoş geldiniz!"
Sesindeki coşku belliydi. Erwin hafifçe gülümsedi, bu zaferin mutlak zafer olduğunu biliyordu. Krala reverans yaparak selamladı. Zaten Kral Grisha'nın tebrik seromonisi pek uzun sürmemiş ve Bakan Pixis ve General Erwin ile beraber büyük salona geçmişti. Zaten kimse kralın saçma zafer laflarını dinlemek istemiyordu, hele de bu kutlu zaferde tek bir emeği bile yokken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İchirin No Hana ❦︎ Attack On Titan
FanfictionGüce olan arzu muydu insanı canavarlaştıran; yoksa şehvet miydi günahkâr kılan. Belkide sadakâtti insanı köleleştiren. Ancak tek gerçek, tüm bu bilinmezlik denizinde insanı dibe çeken küflü prangalardı. Bazen insanlar bazen de duygular. Levi Ackerma...