[1416 ağustos yirmi yirmi altı pazartesi - shiganshina şehri]
Ateşin çıkardığı küçük çıtır çıtır sesler ve farelerin acı cıyaklayışları, iki askerin kulaklarına; ateşin harlı sıcağının etkisi ikisinde yüzüne vuruyordu. Gözlerinin önünde cayır cayır yanan in, ikisi içinde hiçbir şey ifade etmiyordu.
Sadece ateşe baktılar, cayır cayır yanan ine baktılar. Tek bir mimik bile oynamadı ikisininde yüzünde. Herkes hakettiğini bulmuş, herkes üzerine düşeni yapmıştı sadece.
Levi ve Karina o uzun konuşmanın ardından yeniden hareketlendiğinde, çok sürmemiş yaklaşık beş dakika sonra kayalığın kenarında bir in bulmuşlardı. Her ikiside kılıcına sarılarak temkinli bir şekilde içeriye girdiler. Tam da Karina'nın tahmin ettiği gibiydi. İn geniş gibiydi ancak mağara kadar uzun değildi ve ortasındaki boşluk büyüktü.
Bir dakika bile sürmedi büyük alana varmaları. Levi ve Karina oraya ulaşır ulaşmaz gördükleri manzara yüzünden gözlerini kaçırmak zorunda kaldılar. Gelen iğrenç kokudan anlaşılmalıydı zaten.
İçeride ortada bir masa vardı. Üzerinde yetişkin bir erkek olduğunu tahmin ettikleri bir ceset. Ceset tamamen çıplaktı ama çoğu uzvu yoktu. Levi yüzünü buruşturarak cesede ilerledi. Cesedin göğsü boydan boya yarılmıştı. Mide kısmı ve kalbi yoktu, adeta söküp çıkartılmıştı. Ceset çoktan kutlanmaya başlamıştı ve yakınlaştıkça koku katlanılmaz bir hal alıyordu. İkiside burnunu kapatmak zorunda kaldı. Cesedin kollarında derin yarıklar, bacaklarında delikler vardı. Bazı iç organları çürümüş, erimiş ve cesetten masaya çıkmıştı. İğrenç kelimesinin sözlük anlamlıydı adeta bu görüntü. Her yer sineklenmiş ve kurtlanmıştı.
Karina kulağına gelen cıyaklamalarla burnunu kapatarak devam etti. Bir bölmeye daha giriş vardı, içeri girdiğinde kapıda durdu. İçeride küçük aralıklarla yapılmış büyük demir bir kafes vardı ve içinde deli gibi hareket eden onlarca fare vardı. Kafesin içinde kurumuş ve iğrenç görünen kemikler vardı. Karina kaşlarını çattı. Hızlıca oradan çıktı ve Levi'nin yanına ilerledi.
"Kayıp olan köy ahalisinden birisi olmalı."
Levi kafa salladı. Masadan uzaklaştı, daha fazla o iğrenç görüntüye katlanmak istemiyordu. Masanın diğer tarafında mağaranın duvarına yaslanmış küçük bir masa daha vardı. Masanın üstünde, kurumuş kan lekelerinin olduğu bıçaklar, kesici aletler ve birkaç kavanoz vardı. Levi kesinlikle hiçbirine dokunmadı.
Yanına Karina geldiğinde diğer tarafa doğru ilerlemişlerdi, köşede üst üste atılmış iki çocuk cesedi karşıladı onları. Karina yutkundu, boğazındaki yumruyu geçirmek için ama pek ile yaramış sayılmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İchirin No Hana ❦︎ Attack On Titan
FanfictionGüce olan arzu muydu insanı canavarlaştıran; yoksa şehvet miydi günahkâr kılan. Belkide sadakâtti insanı köleleştiren. Ancak tek gerçek, tüm bu bilinmezlik denizinde insanı dibe çeken küflü prangalardı. Bazen insanlar bazen de duygular. Levi Ackerma...