[1416 ağustos yirmi altı pazartesi - shiganshina şehri]
Not: Bu bölüm rahatsız edici içerikler bulunduruyor. Bilginize.
Genç kadın saatin sabahın kaçı olduğunu umursamadan üzerine; uzun, bacaklarına kadar gelen, kafasını gizleyen bir pelerin almış, kılıcını beline geçirmişti. Odasından sessizlikle çıkmış, bomboş han koridorunda hiç gürültü yapmadan ana salona gelmişti.
Etrafa göz gezdirdi ve kimse olmadığını görünce sesli bir soluk salarak dış kapıya ilerledi. Birkaç saniye içinde çokta büyük olmayan handan dışarı attığında kendini gözleri ilk olarak; kendisini kırmızının en şehvetli tonuna bürüyen güneşe kaydı.
Güneş yeni doğuyordu, gökyüzü korkunç ama bir o kadarda nahoş hissettiriyordu. Sabahın huzuru olsa gerek, insanın nefes aldıkça alası geliyordu. Şafak vakti yaşamak bu olsa gerek diye düşündü Karina. Gözlerini gökyüzünden alamazken onu hafifçe bir ses irkitti.
"Geç kaldın."
Karina hızla arkasına döndüğünde hanın çatısında oturan Levi'yi görmeyi hiç beklemiyordu. Sessiz ortamda yüzbaşının sesi adeta yankılandı ve Karina'nın kulaklarından defalarca içeri hücum etti. Sanki ses tüm vücudunu damarlarındaki kanla beraber saniyeler içinde dolaşmıştı. Sabahın soğuğundan olsa gerek, tüyleri diken diken oldu kadının.
"Orada ne yapıyorsun?"
Genç kadın pelerinin şapkasını çıkarttı ve tüm vücuduyla, çatı duvarında oturan adama döndü. Levi kadını baştan aşağıya süzdü. On saniye kadar sessizce ve hareketsizce kadını izledi sadece. Ardından üç en fazla dört metre olan yere duvardan atladı, Karina'nın karşısına geçti.
"Seni bekliyordum."
Cümlesi nazik ve samimi olmasına rağmen Levi'nin sesi fazlasıyla soğuk ve sertti. Karina gözlerini kırpıştırdı ve kaşlarını çattı. Karşısındaki adama onu anlamak ister gibi baktı.
"Neden beni bekliyordun ki?"
"Salağa mı yatıyorsun?"
Levi bu sefer daha netti. Kılıcını beline bağlamıştı. Aynı şekilde oda üzerine bir pelerin almıştı. Levi tam bir emir adamı olsa da her şeye rağmen kendi çapında çok akıllı bir insandı. Sokaklarda yetişmiş olması, insanları okuyabilmesini sağlıyordu gerçi çoğu zaman bunu farketmeyecek kadar yüzeyseldi oluyordu ama üstün askeri yetenekleriyle ülkenin en iyi savaşçısı kesinlikle oydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İchirin No Hana ❦︎ Attack On Titan
FanfictionGüce olan arzu muydu insanı canavarlaştıran; yoksa şehvet miydi günahkâr kılan. Belkide sadakâtti insanı köleleştiren. Ancak tek gerçek, tüm bu bilinmezlik denizinde insanı dibe çeken küflü prangalardı. Bazen insanlar bazen de duygular. Levi Ackerma...