[1416 ekim yirmi bir cumartesi - eldian imparatorluğu yamako şehri]
Bazen sayfalarca şiirler yazabilecek, cilt cilt kitap yazabilecek insanlar bazende iki kelimeyi bir araya getiremez, hatta iki kelimeyi bir araya getiren kişiyi anlamazdı. Aynı Şuanda Karina'nın olduğu gibi. Hekimin dudağından dökülen kelimeler onun kulaklarına ağır çekimde ulaşıyordu, buna rağmen kadın hâlâ algılayamamıştı, şoktan.
"Ne?"
Dudaklarından bir nida döküldü, her şey uçup gitmişti. Dünya durmuştu. Evren bir ara vermişti ilerleyişine sanki. Kadın beyninin tamamen boşaldığını hissetti. Ama bu birkaç saniye sürdü sadece, hemen ardından evrendeki bütün her şeyin korkunç bir hızla zihnine aktığını hissetti.
Hekim karşısında nutku tutulmuş kıza baktı sesli bir nefes aldı.
"Bilmiyordun değil mi?
Hekim sesli bir nefes verdi ve gözlerini sürekli kapıya değdirerek çekingence konuştu. Tedirginliği o kadar açıktı ki bütün mimiklerinden belliydi ama Karina o an bunu fark edecek bir durumda bile değildi.
"Hamilesin, tahminimce daha bir, bir buçuk aylık bir cenin."
Karina gözlerini kırpıştırdı, irisleri karnına değdi. Küfretti kendi kendine, omuzlarına bir yük çöktüğünü hissetti. Göğsünü adeta dikenleri olan bir ağrı kapladı. Çehresine pişmanlığın ifadeleri yansıdı. Yutkundu ve gözlerini yeniden hekime çevirdi. Onuda kendisi kadar bitik bir durumda olduğunu fark etti. Üstüne yük binmiş iki kişiydi ikiside. Hekim yeniden kızın omzuna ellerini koydu ve konuşmaya başladı.
"Bende insanları sevdiğimi söyleyemem kızım ancak birisinin; adını kimsenin bilmediği bir kahraman olmasına ihtiyacımız var. Ülkenin bu saatten sonra refaha erişemeyeceği açık ama erteleyebildiği kadar kıyameti ertelemeliyiz. Eren'in tahta geçmesini engellemeliyiz. En azından veliaht prensin söyledikleri bunlar. Pişman olduklarının vicdan azabını bu iş bitince çekmelisin. Arka kapıdan çık, üzerine uzun bir cübbe al arkadaki siyah ata bin ve manastıra yola çık. Zeke'in mektubunu okuyunca her şeyi anlayacaksın. Sana bir çanta hazırladım zaten. "
Hekim konuşmaya devam ederken çantayı getirmiş ve yatağın üzerine kenara bırakmıştı. Karina anlamakta zorlanıyordu, neden bir şeylere kefaret ödemek zorundaydı ki. Sessizce yarım bir asker olarak yaşamaya devam etmek istiyordu ama başına işler açılıyordu. Gözlerini kapattı ve şakaklarını ovuşturdu. İşlere kesinlikle burnunu sokmamalıydı; kiliseymiş, hastalıkmış kesinlikle karışmaması gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İchirin No Hana ❦︎ Attack On Titan
FanfictionGüce olan arzu muydu insanı canavarlaştıran; yoksa şehvet miydi günahkâr kılan. Belkide sadakâtti insanı köleleştiren. Ancak tek gerçek, tüm bu bilinmezlik denizinde insanı dibe çeken küflü prangalardı. Bazen insanlar bazen de duygular. Levi Ackerma...