12. Alışıyorum Yokluğuna

2.3K 165 75
                                    

Engin'in ağzından

Aynı gökyüzü altında, aynı şehirde ve birbirimize on dakikalık uzaklıkta yapayalnız uyuyorduk. Yanımdayken yapmadığım her şey için pişmandım. Yüz yüze bakacak şekilde yatarken ellerini tutmadığım için, kokusunu daha çok içime çekmediğim için, saçlarını öpmediğim için, gözlerinde kaybolmadığım için ölesiye pişmandım. Bir şansım daha olsa, ona sıkıca sarılır kimsenin bizi ayırmasına izin vermezdim. Bebeğim ve karım benim her şeyimmiş, çok geç anladım. En kötüsü de yokluğuna alışıyordum. Yanında birini görmeye dayanamıyordum. Yeşim olmadan ev bomboştu hatta ev bile denemezdi. Aldığım nefes bile ciğerlerime işkenceydi. Bebeği öğrendiğimde neden daha önce bu kararı almadığımızı düşündüm. Daha önce bu kararı alsaydık evliliğimiz bitmeyebilirdi. Yeşim'le anlaşma yaptığımızda annemle irtibatımı kesseydim şu an bu hâlde olmazdık. Akılsız başın kahrını kalbim çekiyordu.

Bugün Demet'i psikoloğa götürecektim. Bebeğin kaybı için gideceğimizi söylediğimde kabul etmişti. Hazırlanıp Demet'i almak için yola çıktım. Yeşim'in evine geldiğinde onu yalnız yakalasaydı neler yapacağını düşündüm. Biz varız diye güzel bir oyun perdelemiş ve layığıyla oynamıştı. Bir an ben bile inandım sonra hastalıklı zihninde neler kurduğunu düşündüm. Anneme minnettar olmalıydım. Allah muhafaza biraz daha az deli birini bulabilirdi. Demet'in zihninin neden bu derece hastalıklı olduğunu anlayabiliyordum. Hayattan tek dileği bir aileydi lakin şanssızlığı annemle tanışmak olmuştu. Annem hayatına girmese belki de mutlu bile olabilirdi. Başlarda ona yardım etmeyi çok istedim. Hatta ailesinden bir iz bile aradım lakin tek bulduğum şey ölü bir anne, hapiste yatan bir baba olmuştu. Babası bir cinnet anında çocuklarını ve karısını öldürmüş, annesi Demet'i korumak için televizyonluğun altındaki dolaba saklamış. Şans bu ya, tüm aile fertleri ölürken babası sonuncuyu aramaya koyulmuş. Demet'i tam bulduğunda polisler gelmiş. Bunlar yaşanırken Demet dört yaşındaymış. Bulduklarımı ona anlatmadım. Ailesinin varlığını sorgulamasının daha iyi olacağını düşündüm. Ve şimdi görüyorum ki hastalıklı bir zihnin ürünüydü Demet. Babasına benzemesiyse benim kadersizliğim olmalıydı. Yaşadıklarını her ne kadar hatırlamasa da zihninde gizli bir bölmede anıların varlığı olmalıydı. Yeşim, kalbimin yegane sahibi ise benimle tanıştığı an kaybetmişti. Onu korumam, kollamam gerekiyordu fakat kendimden koruyamamıştım. Nazlı çiçeğimi soldurmuştum. Acı çektiğini gözlerinden okuyabiliyordum. Acının sebebini de biliyordum. Hain ayrılık bir avcı gibi gizlenip sevdiğim kadını hatalarımı kullanarak kalbinden vurmuştu. Kalbine giren bir kurşun olsa canı bu denli yanmayabilirdi. Hatalarım kurşundan daha ağırdı. Bazen kelimelerle oynadığımı söylerdi. Ona göre yazmalıydım. Hoş, yazsam da yine en çok onu acıtırdım.

Demet'in yaşadığı evin önüne geldiğimde kornaya bastım. Perdeler hareketlendiğinde beklemeye başladım. Beş dakika içinde elinde çantayla koşarak yan tarafa yöneldi. Saçlarını küt bir şekilde kestirmişti. Belki de kendisi kesmişti. Yüzünde hafif bir makyaj vardı. Siyah kot pantolonu ve bol haki yeşili kazağıyla oldukça güzel görünüyordu. Demet aslında güzel bir kadındı. Benimle kendini heba etmesini bir türlü anlamıyordum. Tekrar ediyorum, keşke annemle tanışmasaydı.

"Geç kalmadım değil mi hayatım?" diye sordu. Bakışlarımı yola sabitledim ve aracı çalıştırdım.

"Kemerini tak."

"Tamam, neden soğuksun?" diye sordu. Bu kadının sorularının sınırı yoktu. "Bak ne düşündüm," diye konuşmasına devam etti. "Neden senin yanına taşınmıyorum? Eşyaları değiştirmemize gerek yok. Hepsi kabulüm."

"Sen kafayı yemişsin," dedim ve sesli bir nefes verdim. Kesinlikle beni delirtmeye çalışıyordu.

"Benimle böyle konuşamazsın! Ben senin karınım!" diye haykırdı. Başlıyorduk yine. Telefonumun sesi arabanın içini doldurduğunda rahatladığımı hissettim. Aramayı cevaplamak için ekrana baktığımda telefonu kapattım. İşten izin aldığım için kimse aramazdı.

PEMBE PANJURLU EV (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin