17 : Aile Arasında

2.1K 158 81
                                    

Aşk, güçlü bir duygudur. Aile ise kopmaz bağlarla kenetlenmiş bir halattır. Tilki misali dönüp dolaşıp yine kürkçü dükkanına dönmüştüm. Dükkanın sahibi babam, dükkan ise yuvamdı. Ailem, istisnasız beni kabul edecek tek insanlardı. Gerçi kabul edilecek bir durum yoktu ortada lakin babamın yaptıklarından sonra bunu hissetmem normaldi.

Büyük görkemli bir bahçede uzun bir masada toplanmıştık. Annem, babam, Ceren, İstanbul, Ozan, Ozan’ın anne ve babası masanın etrafında toplanmış yemek yiyorduk. Aileler birbiriyle nihayetinde tanışmış ve kaynaşmıştı. Ozan’ın ailesi beni tanıyordu lakin ailemle ilk kez bir araya gelmişlerdi. Benim ailem ise herkesle ilk defa resmi olarak tanışmıştı. Ceren’in annesi yemeğe katılmak istememişti. İlk kez tanışacakları insanlarda farklı bir izlenim bırakmak istememesi normaldi. Babam ve Ozan’ın babası çok iyi anlaşmıştı. Annemle de Ozan’ın annesi koyu bir sohbete dalmıştı. İstanbul, Ceren ve Ozan sadece dinlemekle meşguldü. Büyük taş evin bahçeye bakan her odası pencerelerle kaplıydı. O kadar güzeldi ki göz kamaştırıyordu. Gece olunca tüm pencerelerden dışarıya ışıklar saçtığını hayal ettim. Benim küçük, kutu kadar pembe panjurlu evim bunun yanında çocukların oyuncak evi kalırdı. Benim hayali evim tam bir fakir hayaliydi. İnsanın fazla geliri olmayınca hayalleri bile yükselmiyormuş onu anladım.

Babamlar sabah eve dönecekti. Bu yüzden Ozan ve Ceren ailelerin tanışması istedi. Böylece hepimize değişiklik olacaktı. Ozan ve Ceren de babalarıyla uzun zaman sonra bir araya gelecekti. Babaları düşündüğüm ve hatırladığım kadar katı değildi. Çocuklarından ayrı geçen zaman onu değiştirmiş olmalıydı.

“Yeşim kızım, biraz da şundan ye,” dedi ve ön taraftaki pirzola dolu tabağı uzattı.

“Yedim, teşekkürler. Ellerinize sağlık,” dediğimde gülümsedi ve “afiyet olsun” dedi. Mangalı babam, Ozan ve babası yakmıştı. Çalışanlar masayı hazırlarken kadınlar da sohbete dalmıştı. Ozan ve babası genelde mangalla kendileri ilgilenirdi. Başkalarının ellerini sürmesini istemezdi. Mütevazı bir aileydi. Bu adamın ikili hayat sürdüğüne kimse inanmazdı. Karısına hâlâ aşkla bakardı.

“Annene de böyle bakıyor mu?” diye fısıldadı İstanbul. Bakışlarını o da yakalamıştı.

“Hayır. Ona nefretle bakıyor. Tek gecelik bir ilişkinin günahıyım ben. Annem, benimle kandırabileceğini düşünmüş. Nihayetinde ikisi de istediklerini aldı. Babam beni, annem de parayı. Babamla bir araya nadiren gelir. Beni Eftelya Hanım büyüttü.” O ara Ozan araya girdi.

“Beni doğururken çok sıkıntı yaşamış. Annem ve ben ölmek üzereymişiz. İkimizi de kurtarmak için annemin rahmini almak zorunda kalmışlar. Annemin bir çocuğu olmayacaktı bir daha lakin ben kardeş istiyorum diye tutturunca annem boşanma davası açtı. Babam o dönem kendinde değildi. Bir gün kucağında Ceren’le geldi. Annesi onu istemiyor dedi. Annem de Ceren’i bağrına bastı. O günah dolu geceden bize mucize doğdu. Annem boşanma davasını geri çekti lakin bir süre babamı affetmedi. Sonra da barıştılar bir şekilde. Ceren’in annesi Özlem Hanım arada gelip bir yabancı gibi kızını görürdü, parasını alıp giderdi. ”

“Peki Ceren ne zaman öğrendi gerçeği?” diye sordu İstanbul. Bu konu hakkında fazla konuşulmazdı ve ilk kez ayrıntıları duyuyordum.

“On sekiz yaşındayken öğrendi. Benim annem Eftelya dedi ve annesine bir daha gelmemesini söyledi.”

“Ben ikisiyle de evli sanıyordum. İkisini aynı evde görünce birlikte yaşıyorlar sandım,” dediğimde Ceren kahkaha attı.

“O kadar modern bir aile değiliz tatlım. Parası bitince gelir ve geri gider. O döneme denk geldin. Benim annem Eftelya anne. Bunu kimse değiştiremez,” dediğinde Ozan, kardeşine sarıldı.

PEMBE PANJURLU EV (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin