0. Yağmur Gibi Sev Beni

2.9K 131 295
                                    

hellö!
nasılsınız bakalım?

yeni bir serüvene başlıyoruz ve bunun için oldukça heyecanlıyım!

aramızda belki emret komutanım'dan Kürşat'ı tanıyan ve de seven vardır :)

bu bir o kadar dram dolu ama bir o kadar da tatlı ve ileride çorba kaynamaya başladığında bir tutam da tutku atacağımız hikayeye başlama tarihinizi bu satıra bırakmayı unutmayın <3

buyrunnn efendim, tanıtım bölümümüze!

hepinize keyifli okumalar!

🥀❤‍🩹

(şarkıyı istediğiniz zaman açabilirsiniz)

🥀❤‍🩹

Kürşat'ın kendisini üstüne bırakması ve ikisinin de soluksuz kalmışcasına derin soluklar alıp vermeye başlaması sadece birkaç saniye içerisinde gerçekleşmişti. İkisinin de derin nefesleri birbirlerinin boyunlarına vuruyor ve oradan da kendi yüzlerine çarpıyordu. Nefes alırken daha nefessiz kaldığını hissediyordu Afife.

Kendine gelmeyi bekledi. Sonrasında ellerini adamın omuzlarına koydu ve adamı, kendi üstünden atmak için yavaşça ittirdi. Kürşat, Afife'nin hareketiyle ne yapması gerektiğini anlarken kadının üstünde doğruldu ve gözlerine baktı. Her şey ağır çekimde gerçekleşiyor gibiydi sanki. İkisi de yaşadıklarının gerçekliğini kavramak istercesine birbirine uzun uzun bakıyordu ama bakışları olabildiğince yorgun ve de bayıktı.

"Afife," diye fısıldadı sadece Kürşat. Afife sessiz kalıp bakınmakla yetindi ve adamın kendisine doğru eğildiğini görünce kafasını yana çevirdi. Kürşat kadının bu hareketine anlam veremeyip kaşlarını çatarken, kadının gözlerini kapattığını gördü. 

Demin yaşadıkları aklına geldi ve kadının bu hâlini kabul etti. Acaba bu fazla atraksiyon sonrası kasıkları mı ağrıyordu, diye düşündü. Yavaşça kadının içinden çıktı. Çıkması biraz ten ürperticek kadar yavaş olduğu için ikisinin de ağzından kısık bir inleme çıkmıştı. Afife'nin yanağına uzun bir öpücük bırakıp kendini kadının yanına, parke zemine, attı.

Afife kendisinden olmayan tarafa doğru döndürdüğünden başını, Kürşat'ın bakışları bir süre kadında durdu ve ardından tavana değdi. Beyaz tavan boyası ile boyanmış tavana bakarken bir süre sonra gözleri kapandı. Aklında anılar oynadı da oynadı. Yanağına aldığı tokat ve o tokatın sonrasında gelenler... Onun sonrasında da yattıkları bu yer.

Ne kadar süre orada gözleri kapalı bir şekilde yattığını fark etmedi ikili ve gözlerini ilk açan bu ilişkideki kadın oldu. Adamsa, hissettiği hareketlilik ile gözlerini anında, lakabına yaraşır bir şekilde açmış ve kadına dikmişti.

Düğmeleri kopmuş beyaz gömleğinin sadece bir kolu çıkmıştı. İç çamaşırları neredeydi, nereye fırlatmıştı? Hiçbir fikri yoktu. Afife'nin yerinde doğrulup çıplak olan kolunu gömleğe sokmasını izledi. Gömleğinin düğmelerini iliklemedi -ki zaten çoğu düğme yerlere ta en başından kapı önündeyken savrulmuştu. Göbeğine kadar katlanmış olan siyah eteğini geri dizlerinin az üstüne kadar indirdi. 

Kürşat; bakışlarını az aşağı indirdi, her yerini yırttığı siyah çoraba. Sonra geri kadının yüzüne çıkardı. Kaşları çatıldı, dirseklerinin üstünde hafifçe doğrulurken "Afife," dedi endişeli sesle. "Ağrın mı var?"

yağmur gibi sev beni.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin