5². Mutluluk ile Hüznün Arasındaki Boşluk

784 82 150
                                    

hellö!
nasılsınız bakalım?

önceki bölüme gelen yorumlar çok mutlu etti beni, teşekkür ederim <3

uzun bir süre yoktum, beni takip edenler bilir... bölüm sonuna yazdım yine. orada muhabbet ederiz.

hepinize keyifli okumalar!
satır arası yorumlarda görüşmek üzere ❤️

🥀

AFİFE

Biraz daha çektim karnıma ayaklarımı. Biraz daha açtım çalan müziğin sesini. Biraz daha büzüldüm olduğum yatakta. Biraz daha sıkı sıkı sarıldım kendime. Dişlerimi daha fazla sıktım, sabır için. Daha da sıkı sıkı yumdum gözlerimi, kendimi o karanlığın en dibine batırdım.

İçeride ne olup olmadığını çok merak ediyordum. Ne konuşuluyor, ne yapılıyor, annem bizim aileyi acaba nasıl pohpohluyor?

Sarma sarmaktan dolayı buruşan parmak uçlarımdan eser yoktu şu anda. Normale dönmüştü ama ben hâlâ normallere sahip değildim. Canımı bu çok yakıyordu. Normale bile anormal yollardan ulaşmak... Bunun acısı da bir başkaydı.

Yalnız ve kilitli kaldığım bu oda, hayatımda hiç bu kadar üstüme üstüme gelmemişti. Hiç bu kadar bunalıma yakın hissetmemiştim kendimi. Çok baskılanmış hissediyordum.

Gözlerimi açtım ve bir süre ortamdaki ışığa alışmasını, sımsıkı yumduğum için acıyan kaslarımın gevşemesini bekledim. Sonrasında odamı inceledim. Acaba buradan ne kadar eşyam çıkacaktı? Teyzemin o küçük apartman dairesinde bile, kendi evimden daha çok eşya vardı. Kitaplarımın çoğu oradaydı, kıyafetlerimin de, ayakkabılarımın da, çantalarımın da... Her şeyim.

Kapının hareketi ile bakışlarım oraya kaydı ve tülbentini düzelterek içeri giren annemi gördüm. Ardından hemen kapattı kapıyı ve demir eski tip anahtarı yeleğinin cebine koydu. Boş boş baygın gözlerle anneme baktım öylece. Kulaklıklarımı çıkarmadım, sesini yükseltmek istedim ama maksimuma ulaşmış olmalı ki daha da yükselmedi.

Annemin ağzı açıldı, yana genişledi, büzüldü, kapandı. Sürekli hareket edip bana bir şeyler söyledi ama hiçbirini duymadım, anlamaya da çalışmadım. Öylece baktım bir süre. Sonra gözlerimi kapatıp soluma, yatağımın paralel olduğu duvara, döndüm. 

Annemin sesi, kulaklıklarımı kulağımdan çekmesi ile kulaklarıma ulaşmaya başladı. Burnumu çekip gözlerimi açtım ama ona dönmedim. Gittikçe sarı alt tonu belli olan krem rengine boyanmış duvarla bakışmaya devam ettim.

Annem, "Uğurladım demin kadını," dedi. "Nereden, nasıl turnayı böyle gözünden vurdun... Hiç anlamadım ki! Çirkin şansı, herhalde. Pek düzgün, kokoş bir karı. Görsem hayatta demem o kadına, ellilerinde diye. Ben daha elli yaşındayım bu kırk beş bile olmayan bu halimle!"

"Bana ne," diye mırıldandım ve iç çekip hafif belli olan çizikleri inceledim. Biri daha dallanmış budaklanmıştı ve kahverengi gibiydi. Büyük ihtimalle kahverengi şifonyer çizmişti, yeri değiştirilirken. Bir diğer çatlak kırmızıya kaçan bir renkti. Afitap'ın ojesi bunu yapmış olabilirdi. Diğeri...

"Kız sana konuşuyorum ben, niye götünü devirip tiye almıyorsun beni?"

"Efendim anne?" diyerek iç çektim ve öbür tarafıma dönüp Afitap'ın yatağına oturup dizlerine ellerini koyan anneme baktım.

yağmur gibi sev beni.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin