18- Asil

51 8 74
                                    

    🎶 : Remembrance - Balmorhea

İyi okumalar...

Başlangıç ve sonun arasında, iyinin ve kötünün kusursuz bir dengede olduğu, kafanın içindeki zebanilerin seni cezalandırdığı bir yerdi Araf. Beynindeki ve kalbindeki adalet terazisinin sarsıldığı bu yere götürebileceğin tek şey anılarındır. Fakat seni arafta bırakan bu anıların sana ne getireceğini tahmin edemezsin. Ya seni uçurumdan aşağıya sallandıracak ya da yüzünde oluşturduğu o tebessüm eşliğinde seni bulutlara çıkartacak. Büyük bir bilinmezlik.

Gece tamda bu noktadaydı. Arafta.

Arabanın kontağını kapattıktan sonra gerginlikle bir nefes verdi. Göz ucuyla yanındaki koltuktaki çiçek buketine baktı. Hoş, beyaz çiçekler arasına yerleştirdiği karahindibağları çok güzel görünüyordu. Karan bir buket olsaydı bu buket olurdu, diye geçirdi içinden Gece. Onu bu kadar iyi tanıyor olmak ne kadar artık canını sıkıyor olsada bunu umursamamaya çalıştı.

Buketi kucaklayarak arabadan indiğinde, ayakları geri geri gidiyordu. Aylar öncesinde onu yarı yolda bırakan adamın ayağına gidiyordu. Bundan daha gurur kırıcı bir şey daha olamazdı.

Gece adalet terazisi sağlam bir kızdı. Kime karşı olursa olsun, eğer kendisinin haksız olduğunu düşüyorsa çekinmeden özür dileyebilirdi. Ve Karan'ı vurduğu için onu içten içe parçalayan bir vicdan azabı çekiyordu. Bundan kurtulmanın tek yoluysa özür dilemekten geçiyordu.

Gediz'in evinde kaldığını biliyordu. Bu yüzden hemen buraya gelmişti. Taş yolda kapıya doğru ilerlerken gözünün önünden Karan'ın vurulduğu gece geçti. Durmaksızın başa sarıyordu.

Tüm gücünü topladıktan sonra kapıyı tıklattı. Ardından sesinin duyulmayacağını düşünerek zile bastı. Kapının açılmasını beklerken nefes alışverişini düzenlemeye çalışıyordu. Karan'la yüzleşmek zor değilmiş gibi Gediz'le de muhattap olmak zorundaydı. Can sıkıcı bir durumun içerisindeydi.

Kapıyı açan kişi Gediz'den başkası değildi. Üzerinde beyaz boğazlı bir kazak vardı. Gece onu polo yaka tişört dışında başka bir şeyle gördüğünü için birkaç saniyeliğine afallamış olsada bunu ona belli etmedi. Gediz denilince Gece'nin gözünde canlanan kişi annesini yeni kaybetmiş olan o polo yaka tişörtle, yaşının aksine ciddi giyinimli küçük adamdı. Yıllar onu değiştirmemişti.

Gediz, Gece'yi şüpheyle baştan aşağıya süzdü. Neden burada olduğunun farkındaydı. Bu yüzden kapıdan geçebilemesi için geri çekildi. Gece hiçbir şey demeden yanından geçip içeriye girdiğinde Gediz kapıyı kapattı.

Yarım saat önce Alin eve geldiği için Gediz'in başı şişmiş, Gece ve Karan konusunda kafa yoracak hali kalmamıştı. Fakat yalnız kalmaları gerektiğinin bilincindeydi. Konuşamadıkları için Karan'ın hayıflanmalarını dinlemekten sıkılmıştı.

Salonda sadece Karan ve Alin vardı. Alin bacak bacak üzerine atmış, berjer koltukta oturuyordu. Karan'la birebirde konuşacak bir şeyi yoktu. Çünkü Mirel'e kötü davranmak ve Gediz'i ondan uzaklaştırmak dışında Alin'in gözünde bir işlevi yoktu. Eskiden Mirel ve Karan'ı shipliyor olsada artık bu düşünceden fazlasıyla uzaktaydı. Elindeki telefonundan, sosyal medya hesaplarını kontrol ettiği esnada içeriye giren fazladan ayak seslerini duymasıyla başını telefonundan kaldırdı.

Gelen her kimlerse Karan'ın umrunda değildi. Durmaksızın başında nöbet tutan birilerinin olmasından sıkılmıştı. Başını koltukta geriye atmış, oturur pozüsyonda olmasına rağmen gözlerini yummuştu. Bilinci yerindeydi.

Kohren'in ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin