Merhaba! Son zamanlarda attığım bölümlere kıyasla uzun bir bölüm oldu. Umarım okurken zevk alırsınız. Yorumlarınızı gerçekten merak ediyorum.
Bu arada önceki bölümde (Duyuru bölümü) size YouTube hesabıma yüklediğim tanıtım videosundan bahsetmiştim. Bir kez daha videoyu yukarıya koyuyorum.
İyi okumalar...
🎶: Enemy of the Truth - Jung Sae-Rin
Sessizdi çığlıklarım eskiden, duyamazdı kimse feryatlarımı. Acının en yoğun halini, hissederdim tüm bedenimde. Yalnızlığın binbir tonuna bürünmüş benliğime uzanan bir halat gibi girmişti hayatıma. Sonu görünmeyen o korkunç yalnızlık çukurundan çekip çıkartmıştı hiç zorlanmadan tüm benliğimi.
"Hadi biraz hareketlenin! Top dönsün biraz!"Koçun sözleriyle bakışlarımı telefonumdan kaldırarak, kapalı spor salonunun içinde antreman yapan voleybol takımında gözlerimi gezdirdim. Kohren Kolejinin spor takımları her zaman başarılı olmuştur. Fakat hiçbir zaman İstanbuldaki finallere gidecek kadar elemeleri geçememişti. Bunca zaman İstanbuldaki finallere gidebilen tek okul takımımız, basketbol takımı olmuştu. Ancak bu sene farklıydı. Yapılan okul eşleşmeleri sayesinde doğruca İstanbuldaki ,normalde hep finale kalan, okullarla eşleşmişlerdi. Girecekleri ilk maçtan zorlanacaklarından herkes emindi. Sırf bu yüzden, haftada iki gün olan antreman sayısını haftada beşe çıkartmışlardı.
"Paslaşın!" Voleybol takımı ikiye ayrılmış bir şekilde kendi aralarında maç yapıyor, basketbol takımı da köşede ısınırken kızların maçını izliyordu. Kızları izleyen erkeklerin zihnine girmemek için kendimi fazlasıyla zorlamam gerekliydi. Düşünceleri fazlasıyla gürültülüydü.
Kulaklıklarımı evde unuttuğum için kendime küfür ettim. Dikkatimi düşüncelerden uzaklaştırmak için voleybol takımının maçını izlemeye devam ettim.
Alin ve Gece aynı takımdalardı. Fakat hiç paslaşmadıkları için şimdiden koçun dikkatini çekmişlerdi. Normalde Alin liberoydu ama Gece takıma yeni girdiği için koç onun sınırlarını zorlamak derdindeydi. Bu yüzden Gece libero, Alin smaçör olmuştu.
Alin fazlasıyla sinirliydi. Fakat bu sinir bugüne özel değildi. Son iki haftadır patlamaya hazır bir bomba gibi ortalıkta geziyordu. Saçlarını kakül kestirtmişti ve bu yüzden okulun yarısı da aynı onun gibi saçlarını kestirtmişti. Bu kız kesinlikle modaya yön veriyordu.
Bir sorunun olduğunun farkındaydım. Çünkü saç stilini değiştirmek Alin için oldukça radikal bir karardı. Alin ani kararlar alacak birisi değildi. İki haftadır kendisinin gelip bana bir şeyler anlatmasını bekliyordum. Çünkü hep böyle olurdu. Benim zorlamama gerek kalmadan o gelir tüm sıkıntısını bana anlatırdı. Ama bu sefer farklıydı.
Telefonum tekrardan titrediğinde, bakışlarımı kucağımdaki ekranı parlayan telefonuma indirdim.
Alaz Zafir
Çıkışta seni almamı ister misin? (16.27)Mirel Murteza
Dükkana gitmem gerek (16.28)
Anneminkine(16.30)Alaz Zafir
Duygularımla oynuyorsun Çiçekçi kız(16.35)"Selam."yanımdan gelen sesle dikkatimi oraya çevirdim. Mavi'nin elinde iki adet Capri-Sun vardı ve bir tanesini bana uzatıyordu. Gülerek elindeki meyve suyunu alırken "Selam."diyerek karşılık verdim. Tribünde yanıma oturduğu esnada telefonumu kapatarak sweatshirtümün cebine koydum. Alaz'a daha sonra da cevap verebilirdim. Pipetin jelatini çıkartırken aklıma Mavi'yle kantinde oturduğumuz gün gelmişti. O günün üzerinden aylar geçmişti ve o Capri-Sun bağımlılığımı unutmamıştı. Bu küçük ayrıntı bile beni mutlu etmişti. Gerçi bu aralar beni her şey mutlu ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kohren'in Çocukları
General FictionDüşünceler zehirler beni, nefesimi keser. Bana ait olmayan hatıralarda boğulurum hergün tekrar ve tekrar. Gözlerim insanların ruhunu deler. En derinlerine inerim, yavaş yavaş. Anlamazlar beni. Hiçbir zaman da anlayamayacaklar zaten. Bu bir ödül, bel...