17- Pamuk Şeker

53 10 118
                                    

Attığım son bölümün üzerinden neredeyse bir ay geçti ve bunun için sizlerden özür dilerim. Ama bu bölümün bu araya değdiğine inanıyorum.

Sanırım artık bölümlerde şarkı önerisi yapacağım.

O zaman ilk şarkınız : Eski Bahçe-Neyse
(Bu şarkıyı bu bölümden sonra çok seveceksiniz.)

Bundan sonraki bölüm benim anlatımımdan olacak. Bu yüzden özellikle merak ettiğiniz şeyleri yorum olarak yazarsanız daha kısa sürede bol cevaptan oluşan bir bölüm yazabilirim.

Daha fazla uzatmıyorum ve sizi bölümle başbaşa bırakıyorum.

İyi okumalar...



17 yıldır acının damağımda bıraktığı his bağımlılık yapmış, zamanla bundan haz duymaya başlamıştım. Acıya bağımlı hale gelen bir zihnim vardı kısacası. Fakat bugün bu hissiyattan fazlasıyla uzaktım. Yüzümde aptal bir gülümseme vardı ve silemiyordum. Ayna karşısında, zaten pırasa gibi olan, saçlarımı elimle düzleştirdim. Elimi tarak yaparak saçlarımı düzelttiğim esnada odamdan içeriye baskın yapar gibi giren annemle donakaldım.

Kıstığı yeşil gözlerini üzerimde gezdirdi ve "Senin sevgilin mi var?"diye sordu sorgular bir tonda. Aynadan bakışlarımız kesiştiğinde hiç düşünmeden "Yoo"diye sorusunu yanıtladım. Kafamdaki ses "Henüz."diye ekleme yaptığı sırada az önceki aptal gülümseme yeniden yüzümde peydah oldu.

"İnanmadım."annem yatağıma oturarak kollarını birbirine doladı ve keskin bakışlarını aynadaki bana baktı.

"Ne duruyorsun öyle? Çabuk anlatmaya başla!"gerginlikle alt dudağımı ısırdım. Yüzümdeki aptal gülümsemeyle birlikte aynaya sırtımı dönerek annemin yanına seri adımlarla ilerlemeye başladım. Yatağın yanına geldiğimde bileklerimde tutarak beni zorla yatağa oturttu. Bu hareketine şaşırsam da aynı zamanda hoşuma gittiğini de inkar edemeyecektim. Merakla parlayan zümrüt yeşili gözlerini üzerimde gezdirdi. Gerginlikle derin bir nefes verdim. Sonuçta hoşlandığım adamdan anneme her zaman bahsetmiyordum.

"Adı Alaz."açıkçası daha fazla neden bahsedeceğimi bilmiyordum. Çünkü ona dair bildiğim şeyler oldukça kısıtlıydı. Bu bir problem miydi?

Annem devam etmemi istercesine kaşlarını oynattığında, cevapları sanki odamda bulacakmışçasına bakışlarımı etrafta gezdirdim.

"Normalde İstanbulda yaşıyor ve tıp fakültesinde okuyormuş. Ama bu sene okulunu dondurması gerekmiş. O yüzden burada, Kohrende."annemin meraklı bakışları şüphelendiğini belli eden bir ifadeyle kısıldığında devam etme gereksinimi duydum.

"Senin dükkanının olduğu caddenin sonundaki kafeyi işletiyor."kaşları şaşkınlıkla havalandı ve "Kafe-in mi?"diye sordu. Başımı sallayarak dediğini onayladığımda dudakları şaşkınlıkla aralandı. Bu kadar şaşırmasını normal bulmamıştım. "Demek bu yüzden o kadar çiçek siparişi geldi." annemin zihnine girdiğimde, duyduğum cümle karşısında yüzümü utangaç bir gülümseme belirdi.

"Onunla çiçekçide tanıştım. Şu bir saat boyunca limon ağacını inceleyen müşteriyi hatırlıyor musun? O gün bakmamı istediğin bir diğer müşteri Alazdı."annemin kaşları aydınlandığını belli edercesine havalandı. Gözlerini kırpıştırarak beni baştan aşağıya süzdü.

"Seni mutlu ediyora benziyor."dediğinde yüzümdeki tebessüm genişledi. Hafifçe başımı sallayarak dediğini onayladım.

"Onun yanındayken..."aklıma dün sahildeki konuşmamız geçtiğinde birkaç saniye duraksadım.

Kohren'in ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin