Tekrardan merhaba.
Kohren ve Mirel'i özlediniz mi?
Hadi şimdi siz bölümü okuyun. Bölüm sonu konuşuruz.İyi Okumalar...
"Kalemleri bırakın."bıkkınlıkla nefesimi vermemle, top kafalı fizikçiyle gözgöze gelmem bir oldu. Yüzünde benden tiksinir gibi bir hal vardı. Fakat bunun bana özel bir şey olduğunu sanmıyordum. O kimseyi, kimse de onu sevmiyordu.
Bu bakışmaya son veren taraf ben oldum ve dışarıda esen rüzgar yüzünden sallanan ağaçları izlemeye başladım. O sırada sınav gözetmeni olan fizikçi, kağıtları topluyordu.
Sınav haftası çokçabuk gelmiş, aynı hızla da bitmek üzereydi. Zamanın bu kadar hızlı geçiyor olması beni korkutuyordu.
"Mirel Murteza"Fizikçinin adımı söylemesiyle, bakışlarımı camdan çekerek kısılmılmış kahve gözlerine odaklandım.
"Efendim hocam?"diye sorduğumda göz ucuyla arka sırada bir yere baktı.
"Proje ödevlerinin ikili gruplar halinde yapıldığını biliyorsun, öyle değil mi?"imalı bir şekilde sorduğu soruya karşılık kaşlarım, ne anlatmaya çalıştığını anlamaz bir şekilde çatıldı.
"Evet."dediğimdeyse nedenini bilmediğim bir şekilde bu onu daha da sinirlendirmişti. Bu kadının öfke problemleri mi vardı?
"Demek bile bile eşleşme olduğu gün okula gelmedin?"dediğim şeyden gerçekten bunu çıkardığına inanamıyordum. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken başımı hızlıca iki yana salladım.
"Hayır o yüz-"elini susmam için kaldırdı ve "Her neyse, artık bir önemi yok zaten."dedikten sonra önümde duran sınav kağıdımı sertçe çekti. Bu kadının kafasını patlatmama ramak kalmıştı. Kucağımdaki elimi sıkıca yumruk yaptım, aynı zamanda çenem de kasılmıştı. Sakin ol Mirel.
"Senin gelmedin gün, Karan da gelmediği için ikiniz eşleştiniz."Selda hocanın sözleri bittiğinde arka taraftan bir şeyin kırılma sesi duyuldu. Omzumun üzerinden o tarafa baktığımda Karan'ın elindeki kalemi kırdığını gördüm. Sanki ben sana çok meraklıyım sana. Hastalıklı şey...
Eğer bunu kabul etmeyediğime dair bir şey söylersem, hıncını sınav kağıdımdan çıkartacağını düşündüğümden susmak zorunda kaldım. Şu lanet liseden mezun olduğum gün yapacağım ilk şey bu kadının beynini patlatmak olacaktı.
Sonunda beni es geçip söylene söylene sınav kağıtlarını toplamaya devam ettiğinde, içimdeki öfke kontrolsüzce büyümeye devam ediyordu. Eteğimin açıkta bıraktığı bacağımda hissettiğim sıcaklıkla bakışlarımı aşağıya indirdim.
Gördüğüm görüntü karşısında kendi kendime söylenirken yüzümü buruşturdum. Tırnaklarım etime öyle bir girmişti ki avucumun içi kanlanmıştı. Parmaklarımı gevşettiğimde avucumda gördüğüm dört kesikle kaşlarım çatıldı. Elimi bu kadar sıktığımı bilmiyordum.
Çantamdan çıkardığım peçeteyle kanlanan yerleri sildim ve bir süre peçeteyi yumruğumun içinde tuttum. Zilin çalmasına az bir süre kaldığı için bakışlarımı sınıfta gezdirmeye başladım. Alin arkasına dönmüş, kendi arkadaş grubundan bir kızla konuşuyordu. Sınıfın geri kalanının da ondan bir farkı yoktu. Kağıtlar toplandığı için hoca serbest bırakmıştı. Kollarımı masada birleştirerek başımı yastık gibi oraya koydum.
Annemle eve geldiğinde hiçbir şey demeden odama çıkmış, kendimi oraya kilitlemiştim. Ben onlara inanmıştım. Benden bir şey saklamayacaklarına, bana karşı şeffaf olduklarına inanmıştım. Ama inandığım şey bir hikayeden farksızmış aslında. Onlar uyanmadan evden çıkıyor, onlar uyuduktan sonra eve giriyordum. Bunları sindirmek için zaman ihtiyacım vardı. Aramızda sessiz bir wnlaşma var gibiydi ve onlar da bunun farkında oldu olduğu için seslerini çıkartmıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kohren'in Çocukları
Fiction généraleDüşünceler zehirler beni, nefesimi keser. Bana ait olmayan hatıralarda boğulurum hergün tekrar ve tekrar. Gözlerim insanların ruhunu deler. En derinlerine inerim, yavaş yavaş. Anlamazlar beni. Hiçbir zaman da anlayamayacaklar zaten. Bu bir ödül, bel...