22

344 10 0
                                    

Bekleyen herşey bir gün solar ve ölür.
Bu bir papatya da olabilir veyahut bir umutta...

Bölüm 22~

Umut hep yeniden yeşeren bir şeydi. Hep bir insanın içinde umut vardı her zaman da olacaktı tekrardan umut yerleştirmiştim içime oysaki. Ama bugün o umudumu tekrardan yitirmiştim. Miral hep yanımdaydı bu süreçte. Ama sadece onun da olmasını istemezdim. Belki bencildim belki sadece kendimi düşünüyordum ama her zaman sevgiye aç bir kız çocuğu olmuştum ben. Bugün gözlerimi bir hastane odasında açmıştım. Ellerime döndüğünde gözlerim sargınin dışına çıkmıştı kan izlerim. Yanımdaki miral gözlerimi açtığım an hızla yanımda belirmişti. Odada olduğunu bile fark etmemiştim o zamana kadar. 

" İyi misin ? " dedi endişeyle yüzüme bakarken. İyi miydim bilmiyordum. Bugün doğum günümdü mesela. Kimse yanımda değildi miral dışında. Tam o an kapı da çat diye açıldı. İçeriye koşarak giren arkadaşım hızla yanımda belirdi. Ardından Lidya ve Almira da geldi. Cenk ve Kayra da içeriye girdiğinde bir hastane odasının kalabalıklığı ile gözlerim doldu. Öz sandığım babam asla bir hastane odasında beni karşılamamıştı. Annem öldükten sonra sinir krizi geçirdiğim vakitte beni almaya gelmişti. Abimi ise o günden sonra bir daha görmemiştim. Birdaha bana nasılsın dememişti. veya bir daha beni aramamıştı.

" İyiyim " dedim kuru sesle. " Sakin olun "  liva mirala dönerken sanki gözleriyle konuşmuşlar gibi miral elinde su ile geldi yanıma. Uzattı fakat ellerimden dolayı tutamamıştım bile. Hiç kimseyi umursamadan bana suyu içirdi. Hiç kimseyi takmayan bir adamdı nede olsa. Hafiften gülümsediğimde oluşan gamzeme döndü gözleri. yutkunarak aldığı bardağı yerine bıraktı.

" Bişey oldu sandık ? " dedi bu sefer lidya.

Kapı tekrar açıldığında içeriye giren doktor sanki korku filmindeki bir sahneyi görmüş gibi gözlerini belertti.

" Burası bir hastane! " dedi öfkeyle. " Hastamızı yormayalım lütfen. Bir refakatçi kalsın yanında " diye devam ettiğinde miralın kalmasına karar kılarak odadan ayrıldılar.

" Nasıl hissediyorsunuz ? " dedi genç doktor bana yaklaşırken. Miralın gerildiğini ne ara tuttuğumu bilmediğim elinden anlamıştım.

" İyiyim " dedim tekrardan. Bu cevabı ne çok söylemiştim bugün. İyi miydim burası tartışılırdı.  Doktor gerekli şeyleri kontrol ettiğinde çıkabileceğimizi ama kontrole 1 hafta sonra gelmemiz gerektiğinden bahsetti. Elimde 2 dikiş vardı. Çokta kesilmemişti. Buna biraz da olsa sevinebilmiştim. Daha fazla dikiş olmasına katlanamazdım. Miral çıkış işlemlerini halletmeye gitmek için ayağa kalktığında odaya el ele giren livayla cenke dikkatim kesildi.  Miral da benim kadar şaşkındı.

" Kayra çıkış işlemlerini halletmeye gitti " dedi cenk.

" Tamam da bu haliniz ne ? "

" Haftaya evlenmeye karar verdik " dedi pat diye liva. Kaşlarımı çatarak ikisine döndüm.

" Bundan benim niye haberim yok liva ! " öfkeyle ama bir yandan da mutlulukla konuşuyordum. Sevinmiştim nede olsa aramızdan biri mutluydu. derken kapı tekrar açıldı. İçeriye bu sefer Kayranın koluna girmiş Almira girdiğinde daha ne kadar şok olabilirim diye düşünüyordum.

" Kayra bana evlenme teklifi etti ! "

Almira kocasından boşanmıştı zaten. ama adam ölmemişti. Kocasını zehirlemiş bile olsa.

" Çüş ! " dedi miral benim vereceğim tepkinin aynısıydı. " Kayra öküz bir insan nasıl evlenme teklifi etti " dedi gülerek.

" Abi müstakbel karımın yanında ayıp oluyo ama!" Hepimiz kahkaha atmaya başlamıştık.

" Tebrik ederim " diyerek ikisini de tebrik ettim. Ardından bana yardım eden miralla yattığım yerde kalktım. Ayakkabılarımı da giydirdiğinde üzerime montumu da giydirmişti. Elimi yavaşca kolundan geçirdiğimde birlikte dışarıya çıktık. Herkeste arkamızdan geliyordu. Arabanın kapısını bana açan miralla hafiften gülümsedim. Diğerleri çoktan yerleşmiş gitmişlerdi bile. Bizi bekleyeceklerini sanmıştım oysaki. Arabaya binip, evin yolunu tuttuğumuzda çoktan gelmiştik bile. Arabanın kapısını açtığında telefonunu da çıkardı cebinden. sonrasında benim kolumdan tutup nazik bir şekilde indirdi. Telefonu kulağına dayadığında merakla ona baktım. O ise kulağından çekmiyordu telefonu. Elimi tutarak eve girdi. Çok karanlık olan evden bir an için ürktüm ama elimi tutan miralken bu hemen geçti. İçeriye adımladığımızda ışıklar açıldı. Hep bir ağızdan bağırmaya başladılar.

" İyiki doğdun! İyiki doğdun! " Mutlulukla göz yaşlarım aktı. Kadro tamamdı. Liva elinde pastayla yanıma yaklaştı.
'17  yaşın güzellikler getirsin' yazıyordu pastanın üstündeki notta. Tam üfleyecektim ki.

" Dilek tut " diye bağırdı Lidya.

'miral ' ın hiç hayatımdan çıkmamasını. Ve artık herşeyin bir son bulmasını diledim'  sonrasında hemen üfledim mumları. Herkes iyiki doğdun diyip sarılırken hediyelerini veriyorlardı. Bunları hangi ara almışlardı. Çünkü bugün devamlı hastanede benim yanımdalardı. Miral yanıma gelip elindekini bana uzattı.

" Baban bugün burada olamadı ama bunu sana gönderdi. Açsana "

Hediye paketini açıp içindekini çıkardığımda gözlerim dolu dolu olmuştu. Çünkü bu annemle benim fotoğrafımdı. ve şuanki halimden bir eserdi. Gözlerim dolduğunda yanındaki notu da okudum.

" Yanında olamadığım için özür dilerim. Ama bundan sonra her doğum gününde yanında olacağıma söz veriyorum. İyiki benim kızımsın "

gülümsedim acıyla. Yıllarca bunu istemiştim oysa ki. Babamın beni sevmesini. Şimdi yıllar sonra öz olduğunu öğrendiğim babam gösteriyordu bana bunu.

" Teşekkür ederim " diye fısıldadım mirala hitaben. Bu sadəcə teşekkür değildi. Yanımda olduğu her güne şükürdü.

" Hadi ama güzelim. Benim hediyem biraz gecikti. Kusura bakma. "

" Sorun değil. Bu kadar şeyi ne ara hazırladınız? "

yanımda olan liva söze girdi.

" Valla herşey miralın başının altından çıktı. Bugün tutturdu doğum günün. Hastaneden çıkana kadar organisazyon yapın. Bu yüzden biraz geç kalmış olabiliriz akşamdan beri malum miral başımızı yedi "

Gülümsedim tekrardan içten bir şekilde. Ama sorun miral benim doğum günümü nasıl biliyordu. Bunu askıya kaldırıp sonrasında soracağımı aklımın bir köşesine not ettim. Liva uzaklaştığında miral yanıma yaklaştı.

" Doğum günün kutlu olsun ! " dedi duraksayarak devam etti. " ve artık rahat olabilirsin. Davut bey seni üzerine aldı o adam sana dokunmayacak. Benim asıl hediyem bu değil " dedi tekrar sessizleşerek. Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Artık o adamdan tamamen kurtulmuş muydum yani.

" Seneye bu gün " dedi yere çökerek. " Benimle bir aile kurmaya var mısın? " diye devam etti. Elindeki yüzüğe bakarken herkesin gözleri bizdeydi. Doğum günümü sevmezdim. Ama ilk defa doğum günüme aşık olmuştum tıpkı mirala aşık olduğum gibi.  Gözlerim dikkatle mirala bakarken onun cevap bekleyen gözlerinin içine baktım. sonrasında düşünmeden cevap vermiştim. Ama hayatımın en güzel düşünmemezliğiydi.

" Evet ! " çığlıklar arttı. Herkes alkışlarken mutluydum. Miral heyecandan yüzüğü elime takmayı unutmuş beni kolları arasına almıştı. Bu hayattaki belki de tek güvendiğim adam oyken ona hayır demek mantıksız olurdu. Tıpkı bana bakarken aptal aşık oluşu gibi.

Bölüm sonu ♥️

EmanetimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin