Bruises on your lil' body

5.3K 440 335
                                    

Bir önceki gün edindiği anahtar ile kilidi çevirdiğinde yavaşça kapıyı araladı ve bir bakış atarak içeriye girdi. Dikkatli gözlerle etrafı incelerken merdivenlere yöneldi. Her basamağı teker teker çıktığı sırada anahtar cebine sıkıştırdı ve ardından çocuk odasına(?) ilerledi. Kapının önüne geldiğinde ise Bay Han'ın evde olmadığına kanaat getirmişti.

Birkaç tıklatışın ardından odaya adımın attı ve bu sefer bakışları uykusu sırasında küçük hıçkırıklar bırakan yarı çıplak bedendeydi. Ne yapacağını bilemez bir şekilde çekingen adımlar ile ona yaklaştı ve yüzüstü yatarken oyuncağına sımsıkı sarılan bedenin yanağında kurumuş yaşları daha iyi farketti. Fakat tek farkettiği şey bu değildi.

Üzerinde sadece ince bir örtü bulunan Jisung'un vücudunun görünmeyen kısmında da bir sürü morluk ve kırmızı iz bulunduğunun farkındaydı. Kısa bir süreliğine tekrar yüzüne odaklandığında küçük bir burukluk hissetmişti ve parmaklarını yumuşak saç tutamlarını okşamak adına uzattı. İrkilip elini hızla çekmesini sağlayan şey ise Jisung'un korku dolu gözler ile aniden uyanmasıydı.

Yeni ayılan genç birkaç saniye koca gözlerini ayırarak Minho'ya bakmıştı. Ardından ise hatırladığı görüntüler ve korku ile kirpiklerini bir kez daha ıslatmaya başladı. Beşiğin baş ucundan bakan gencin ise kafası karışırken yanlış bir şey yapmamış olmayı diledi ve ardından tereddütle konuştu.

"Jisung iyi misin?"

Minik beden ağlamasını sürdürken birkaç saniye sonra göz yaşları ile beraber kafasını kaldırıp cevap verdi.

"Minho beni yıkar mısın? Lütfen."

Endişeli adam daha fazla beklemeden ondan istenileni yapmak adına örtüyü kenara çekip yavaşça Jisung'u sırt üstü çevirdi ve aynı yavaşlıkla kucakladı. Gördüğü çürükler onu daha fazla sarsarken banyoya yöneldiği sırada omzunda şiddetlenen ağlama elinden bir şey gelmediği için kendini suçlu hissettirmişti.

Banyoya geçtiklerinde suyun küvete dolmasını beklerken hüzünle dinlediği ağlayış yavaşça kendini tekrar sessiz hıçkırıklara bıraktı. Yorgun bedeni vücudunu gevşetmek adına ılık suya götürdüğünde ise ortamda sadece su sesleri ve birkaç küçük hıçkırık vardı.

Aynı sessizlik tüm banyo saati boyunca sürerken Minho özenle yıkadığı bedeni anlamaya çalışıyor ve elinden geldiğince ona nazik davranıyordu. Çünkü gördüğü şeylerin sadece buz dağının küçük bir parçası olduğunun farkındaydı.

Havluya sardığı bedeni sıkıca tutarak odasına getirdi ve yatağına bırakıp vücudundaki morluklara merhem sürdükten sonra giyinmesine yardımcı oldu. Bir şeyler yemesi için mutfağa götürene kadar yorgun genç tek kelime dahi etmemişti.

"Hiçbir şey yemek istemiyorum."

Minho kucağındaki bedeni mama sandalyesine bırakmadan hemen önceki duyduğu sözler ile Jisung'un yüzüne bakarak konuştu.

"Ama yemelisin. Zaten yeterince zayıfsın ve daha fazla yorgun düşmemek için biraz olsun bir şeyler yemeyi denemelisin. En azından biraz süt iç. Hm?"

Jisung daha fazla bir şey söylemeden başıyla onayladığında mama sandalyesine oturduğu sıra yanan canına rağmen hala ses çıkarmamakta kararlıydı. Minho ise bir şey demese de küçüğün canının yandığını farketmişti.

"Bekle, yastık getireyim."

Seri adımlarla odadan ayrılıp en yakınındaki yastığı alıp tekrar döndüğünde Jisung hala aynı durgunlukla etrafı inceliyordu. Onun bu görüntüsü tekrar içinde bir burukluk oluşmasını sağlarken dikkatlice kaldırdığın bedenin altına yumuşak bir yastık yerleştirdi.

Daddy Issues // Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin