Duyduğu kırılma sesiyle başını okuduğu kitaptan kaldırırken bir şey yapmadan sadece Jisung'un odaya gelmesini bekledi. Çünkü son günlerde sürekli bir sorun çıkartıyor ve Minho'yla fazla temas etmeye çalışıyordu. Bu nedenle büyük olan da çözümü iş dışındaki saatlerde evdeyken odasında takılmaya karar vermişti.
"Babacık!"
Duyduğu hitap şekline ne kadar sinir olsa da diğerini vazgeçiremediğinden bir şey demeyerek beklediği gibi Jisung'un yanına gelişini izledi. Genç adam önce yavaşça yatakta oturana iyice yaklaşmış, sonrasında da kucağına geçerek başını göğsüne yaslamıştı.
"Yanlışlıkla müzik kutusunu kırdım."
Minho öğrendiği şeyle kucağındakini hemen yan tarafına bırakırken hızlı adımlarla salona gelmiş ve gördüğü manzara karşısında sinirle solumuştu. Büyükbabasından olan bu hediye onun için fazlasıyla değerliydi ve arkasında sessizce onu bekleyen beden büyük ihtimalle bunu bilerek düşürmüştü.
"Özür dilerim."
"Tamam, odana geç." Eğilip parçaları toplamaya başlarken kurduğu cümle diğerinin üzerinde pek de etkili olmamıştı.
"Burada oturmak istiyorum."
"Ne yapıyorsan yap Jisung!" Öfkeyle çıkıştığında gözleri birkaç saniye ayaktaki bedeni bulmuş ve tekrar işine dönerken onun da yavaşça koltuğa geçtiğini farketmişti. Bir süre sonra bir burun çekme sesi işittiğinde derin bir nefes verip parçaların hepsini alıp Jisung'un bulamayacağı güvenli bir yere götürdü.
Geri döndüğünde koltuktaki bedeni bacaklarını kendine çekmiş sessizce ağlarken bulduğunda yanına yerleşip kollarını sardı. Saçları arasına küçük bir öpücük bırakırken diğerinin sesini duydu.
"Beni cezalandıracak mısın babacık?"
"Hayır." Minho kendinden emin bir şekilde normal bir tonda yanıtladığında küçük olan bir tepki vermemişti.
"Jisung neden böyle yapıyorsun? Sürekli bir şeyler kırmasan, bunu yaparken kendine zarar vermesen, benimle gereğinden fazla temas kurmaya çalışmasan her şey çok daha güzel olabilir. Böyle davranmasan seninle daha iyi anlaşabilir ve daha çok mutlu olabiliriz. Hem SoonDoongDori'yi de eve yeniden getiririm."
Genç beden çatık kaşlarıyla diğerini dinlediğinde bir süre tepkisiz kalmış, sonrasında diğerinin kollarını ittirerek koltuktan inmişti. Minho'nun onu izlediğinden emin olurken televizyon ünitesinin yanına ilerledi ve orada duran orta boyutlu bir kedi biblosunu alarak yere fırlatarak parçalanmasını sağladı.
"İstemiyorum! Ben sadece seni istiyorum!"
Yere çöküp yeniden göz yaşlarının akmasına izin verirken Minho ayaklanıp zemindeki kırıklara dikkat etmeye çalışarak hemencecik yanına ulaşmıştı. Her zamanki gibi sakince minik bedeni kucaklarken diğeri de ses çıkarmadan kolunu boynuna dolayıp başını omzuna yasladı. Büyük olan yerdeki parçaları umursamadan salondan ayrılırken kendi odasına geçmiş ve kucağındaki gençle yatağına yerleşmişti.
O sadece ağladı. Diğeriyse sadece dinledi. İkisinin dudaklarından da tek bir kelime dahi dökülmezken ne kadar bir süre olduğunu bilmedikleri kadar aynı pozisyonu korudular. Sonrasında Jisung'un ağlaması kendini iç çekişlere bırakmış ve Minho'nun parmakları da kahve tutamları bulmuştu. Gencin kulağına sessizce ve sakinleştirici bir tonda mırıldandı.
"Bu şekilde ikimize de zarar veriyorsun. Biraz düşün lütfen, eskiden alışkın olduğun sıkıcı ve boğuk bir yaşam mı? Yoksa benimle birlikte yeni ama gerçekten mutlu olabileceğin bir yaşantı mı? Hmm?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy Issues // Minsung ✓
FanfictionIşıklar söndüğünde avuçları arasında okuyacağı bir senaryo olmadığından afallamıştı genç adam fakat aynı zamanda bulunduğu sahnede elinden tutacak kişi Minho'dan başkası değildi. !!Sadece seks üzerine yazılmış bir kurgu değildir!! Daddy Issues - The...