Daddy Issues // Minsung ✓

Finally the marriage [Special episode]

"Evet!"

Genç adam içinde taşıdığı heyecan ile birlikte yüksekçe ona yöneltilen soruyu yanıtladı. Böylece artık yıllardır sevgilisi olan adamla eş ilan edilmişti ve yüzündeki koca gülümsemeyle yanındakinden bakışlarını ayırmadı. Devlet memuru ise son sözlerini de ettiğinde nikah töreni tam anlamıyla son bulmuştu. Görevlinin tebrik edip ayrılmasına fırsat dahi vermezken birbirinin dudaklarına kapandılar ve arkadaşlarının çığlığı eşliğinde mutluluklarını mühürlediler.

"Yeter, çocuğun ruhunu sömürdün Seungmin."

Jeongin yakın arkadaşına laf atmaktan çekinmezken yanındaki ev arkadaşı onu omzuyla dürterek küçük bir uyarı verdi. Böylece ikili kısa süre didiştiği esnada da saniyeler önce evlenen çift de rahatça öpüşmüştü.

Aylar sonra hepsini aynı yerde birleştiren şey Seungmin ve Hyunjin'in nikahıydı. İkili tüm yakın arkadaşları için ortak bir tarih ayarlayıp yurt dışında evlenmişti. Elbette bu oldukça zor organize edilmişti ancak salonda bulunan herkesin yüzündeki gülümseme buna değerdi.

Jisung da sevinçle elini sıkıca tuttuğu sevgilisine döndü, böylece hislerini ona rahatça ifade edebilecekti. Anında birleşen bakışları ile de sözlerini sıralamaya başladı genç.

"Seungmin sonunda istediği şeyi yapabildi! Baksana ikisi de çok mutlu görünüyor ve bu da beni sevindiriyor. Lütfen hep böyle kalsınlar, böyle kalalım."

Tatlı gülüşünü de büyüttüğünde sevgilisinin hayranlıkla dolup taşmasını bir defa daha sağlamıştı. Jisung'un güzel düşüncelerini fazlasıyla beğenen polis onun içtenliğinde kaybolurken kısaca yanıtını verdi.

"Sen böyle güldüğün sürece hepimiz mutlu kalacağız."

Minho'nun sözlerine kıkırdadığı esnada ayaklandı küçük olan, huzur dolu sohbetlerine daha sonra da devam edebilirlerdi, şimdi parti vaktiydi.

Yaklaşık beş dakika daha orada oyalandıktan sonra kiraladıklara araçlara yerleştiler. Böylece kutlama yapacakları alana gitmek adına yola koyulmuşlardı. Bol kahkahalı ve oldukça sesli yolculukları da onlara fazlasıyla kısa gelirken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan otele vardılar. Onlara özel hazırlanan alanda ise yaklaşık on iki kişi bulunuyordu ve hepsi şimdiden eğlenceye başlamıştı.

Jeongin ilk iş olarak şampanya patlatıp ikilinin mutluluğuna kadeh kaldırırken diğer bir yandan da arkadaki hareketli müzikle dans başlamıştı. Jisung hiç beklemeden kolundan sürüklediği Felix ile piste çıktı ve şarkının ritmine kendini kaptırması çok da uzun sürmedi. Sarışın genç ise onun bu haline gülerken çabucak ayak uydurdu. İçlerinden geldiği gibi eğlenmek onların bugün yaptığı tek aktiviteydi.

Rahatça ve istediği şekilde dans eden ikiliyi gören Jeongin de çabucak aralarına dahil olurken ortamın enerjisi oldukça yüksekti. Bir kenarda durup sakince içkisini yudumlayan Chan ve Minho bile onlardan etkileniyordu. Sevdiklerini izlerken yaptıkları sohbet, yüzlerindeki gülümseme, bulundukları yerin getirdiği heyecan ile birlikte tatlı şarapları keyiflerini yüksek tutuyordu.

"Heyecanlı mısın?"

Minho rahatça konuştuğu müdürüne bir soru yönelttiğinde bakışları da onun üzerindeydi. Ancak Chan sakince sevgilisini izlemeye devam ederken düşüncesini belirtti.

"Cevabı zaten bildiğim için pek de heyecanlı değilim ama Felix'in yüzündeki ifadeyi düşünmek ve ne kadar mutlu olacağını hayal etmek beni acele ettirmeye çalışıyor, bir an önce olsun istiyorum."

Duyduğu cevaba sırıtırken çabucak aklına gelen fikri uygulamaya koyuldu. Planları biraz daha ileri bir vakitte gerçekleşecekti fakat erkene çekmemeleri için önlerinde bir sebep yoktu. Tam tersine çoğunluk daha da sevinecekti, özellikle Felix ve Jisung.