Üzerindeki tişörtü çıkartırken hem heyecanlı hem de korkuyordu. Birazdan Minho ile bahçe alışverişi yapmak için evden ayrılacaktı ve diğerinin yanında olacağını bilse de dışarı çıkma konusunda hala emin değildi. Yıllar boyunca bir yerde kapalı kalmaya alışık olduğundan kapının ardı ona bilinmedik ve ürkütücü geliyordu.
Yine de yeni çiçekler almayı düşünmek ve bu amaç ile de kendini motive edip üzerini değiştirmişti. Tek başına yardımsız başarabildiği için sevinirken kıyafetlerini yatağının üstünde bırakıp odadan çıktı. Karşısında büyük olanı bulurken yavaşça yanına ilerledi ve gülümseyen Minho'nun elindeki şapkayı dikkatlice kendi kafasına takmasına izin verdi. Büyük olan birkaç adım geri çıkıp diğerini süzdüğünde iyi durduğuna karar verip Jisung'u kapıya sürükleyerek ilerlemişti.
İlk kendi ayakkabısını giydiğinde onu bekleyen bedenin ayak numarası ile kendininkinin uymasını dileyerek raftan başka bir çifti aldı. Ardından Jisung'tan ayağını yaklaştırmasını istediğinde tekrar eğilmiş ve bir süre sonra önündeki bedenin ayağına tam olan Converse ile gülümsemişti.
Doğrulduğu sırada Jisung'un hala ayaklarına bakmakta olduğunu farkederken ona odaklanmasını beklemişti.
"Gidelim mi?"
Küçük olanın bakışları karşısındakinin yüzünü bulurken gergince onayladı ve ona uzatılan el ile belli bir süre bakıştı. Devamında ince parmakları kavradığında başını kaldırarak son kez ona güven verici bir gülümseme sunan Minho'ya baktı. Karşılığında dudaklarını gerdiği sıra diğeri kapıyı açmış ve güneşin vücutlarına dokunmasına izin vermişti.
Jisung ilk olarak boştaki elini gözüne kapattığında yanındaki beden onu bir süre inceleyerek bekledi. Ardından küçük olan bakışlarını dikkatlice etrafta dolaştırdığında onun çevreyi gözlemlemesine izin vermişti.
Etrafta yan yana dizili evler, birkaç küçük dükkan, yoldan geçen insan ve arabalar, birkaç sokak hayvanı, evin önündeki kaldırımdan diğer yapıların önüne kadar uzanan ağaçlar ve her yerden yükselen sesler...
Şehir, gösterdiği küçük bir karmaşasıyla bile dışarıda bulunmaya alışkın olmayan bedeni fazlasıyla ürkütmüştü. Çevredeki her şey ilgisini olması gerektiğinden çok çektiğinden en küçük şeye bile temkinli bakıyordu.
En korkutucusu ise arada ona bakan insanların gönderdiği anlamsız bakışlar olurken bu ortam genç bedene yabancı olduğu hissini uyandırıyordu. Aslında ne kadar kendisi de bir insan olduğu için toplumdan bir birey olsa da kapının önünde durup öylece etrafı izlerken pek de diğerleri gibi değildi.
Parmaklarının arasındaki eli sıkıca tuttu ve hızlanan kalbine rağmen diğerine dönerek belli etmemeye çalışırcasına gülümsedi.
"Gitmiyor muyuz?"
Jisung'un durumunun oldukça farkında olan beden başıyla onaylayıp bakışlarını ondan çekerek önüne döndüğünde parmaklarının altındaki yumuşak dokuyu hafifçe okşamıştı. Ardından ileri doğru attığı adımları ile oldukça yakında olan arabaya ilerlemişlerdi.
Karışık duygular hisseden genç hala etrafa bakınmaya devam ederken hızlıca araca ulaştılar. Minho hemencecik yolcu koltuğunun kapısını gözlerini ona çeviren beden için aralarken binmesine yardım etti. Tedirgin bakışlar altında emniyet kemerini de bağladığında geri çekilmiş ve Jisung'un saçlarını karıştırıp kısaca tebessüm ettiğinde kendini hızlıca yan koltuğa atmıştı.
Arabayı çalıştırdıktan sonra hala bakışlarını ondan ayırmayan bedene döndüğünde boştaki elini sıkıca kavradı ve hafifçe eğilip ince parmakları kendine yaklaştırdığında dudaklarını bastırıp uzaklaştı. Yanındakine son bir kez bakış attığı esnada ise konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy Issues // Minsung ✓
FanfictionIşıklar söndüğünde avuçları arasında okuyacağı bir senaryo olmadığından afallamıştı genç adam fakat aynı zamanda bulunduğu sahnede elinden tutacak kişi Minho'dan başkası değildi. !!Sadece seks üzerine yazılmış bir kurgu değildir!! Daddy Issues - The...