Donghyuck
Stresle ritmik bir şekilde salladığım bacağıma vurup kendimi durdurdum. Renjun kapıyı açmakla meşgul olduğundan bu saniyelik hareketimi görmemişti neyse ki. Her şey tam da planladığım gibi gitmesine rağmen biraz gergindim çünkü ilk defa onunla bu kadar baş başa kalacaktım. Buluşmak için ona söylediğim kafenin bugün kapalı olacağını zaten biliyordum. İlk başta onu oraya çağırmamın sebebi dikkat çekmemekten başka bir şey değildi. Sonra da biraz emrivaki yaparak onun evinde çalışsak nasıl olur diye sormuştum. Biraz kararsız kalsa da kabul etmişti ve şimdi buradaydık.
Renjun kapıyı açtıktan sonra ilk önce benim girmemi işaret etti. Daha girer girmez şaşkınlığa uğramıştım, ev o kadar düzenliydi ki ağzım açık kalmıştı. Çok geniş ve ferahtı, tasarımı bir hayli zevkli ve lüks görünüyordu. Detayları incelemeye kalksam belki de saatlerimi alırdı. Girdikten hemen sonra beni karşılayan mutfak ve salon böyleyse kalanını düşünemiyordum.
''Rahat olabilirsin, kitaplarını masanın üzerine bırak.''
Kafamı sallayıp dediği gibi elimdeki kitapları masanın üzerine çantamı da sandalyenin kenarına bırakmıştım.
''Ailen bir yere mi gitti?''
''Hayır, ayrı yaşıyoruz. Burası benim evim yani.''
Huang Renjun, 20 yaşındaki bir üniversite öğrencisi tek başına böylesine lüks bir rezidansta yaşıyordu? Gerçekten de zengin bir ailesi olmalı diye geçirdim içinden. Diğer yandan da bu koca evde yalnızca ikimizin olacağı tekrardan kafama dank etmişti.
''Ben ders çalışırken yememiz için bir şeyler getireyim. Hemen gelirim.''
Gülümseyerek mutfağa gitmişti, onun ardından bende çantamdan laptopumu çıkartmıştım. Yapacağımız ödev için sunum hazırlayacağımızdan lazım olacaktı. Öyle çok zor bir ödev değildi, çoğunluğu araştırdığımız bilgiler bir kısmı da analiz ve tablolardan oluşacaktı. Gerekli şeyleri çıkardıktan sonra yeniden etrafa bakınmıştım. Tv ünitesinin yanında büyük bir kitaplık vardı, meraktan oraya yönelmiştim ister istemez. Kitaplara şöylece bir göz atmamda sakınca olmazdı.
Kitaplığın önüne gelmemle gözlerimin büyümesi bir olmuştu. Birkaç fotoğraf çerçevesi vardı ve bunlardan birinde ajussi, Renjun ve tanımadığım biri bulunuyordu. Geçen gün beraber fotoğraf yüklediklerinde düşündüğümden daha yakın olduklarını anlamıştım ama istediğim gibi bir açıklama da alamamıştım. Mark'tan ajussi'ye sormasını istemiştim ama o da değişik tavırlara girmişti, konu havada kalmıştı yani. Pekala şimdi fırsatım varken kendim sorabilirim. O salona döner dönmez lafa girmiştim.
''Ajussi'yle sen düşündüğümden yakınsınız sanırım?''
Kısa süreliğine bana bakmasının ardından elindeki tabakları masanın üzerine bırakmıştı. Şaşırmış mıydı yoksa normal mi karşılamıştı anlamamıştım, Renjun ifadelerini çok iyi sakladığından onu çözmem zaman alıyordu.
''Ah, o fotoğraf demek...''
Yanıma yaklaşıp cümlelerini devam ettirmişti.
''Ten hyung'da var, onu özledim. Bu fotoğraf geçen seneden, beraber kayak yapmaya gitmiştik, eğlenceli geçmişti. Aslında o kadar yakın değiliz ama bu fotoğraf güzel olduğundan gözümün önünde olmasını istedim.''
''Kafam karıştı.''
Kıkırdayıp beni masaya doğru iteklemişti.
''Otursana.''
O oturmuştu, bende oturmuştum ama halen bir açıklama bekliyordum. Çokta yakın olmadıklarını söylüyordu ama beraber oldukları bir fotoğrafı kitaplığında tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heart of the Monster | RenHyuck
Fiksi PenggemarHangi canavarın kalbi bir insan için atardı? Canavarların kalbi olur muydu?