Donghyuck
Yemekhanedeydik. Ders bittikten sonra Renjun ve Mark'la beraber gelmiştik buraya. Sabah okula sevgilimle geldiğimden beri Mark ikimize de meraklı bakışlar atıyordu. Ne olduğunu merak ettiğinin farkındaydım ama henüz ben sindirememişken ona nasıl anlatabilirdim ki?! Renjun dün akşam bana neredeyse her duyguyu yaşatmıştı...
''İkinizin de müsaadesi varsa bir şey soracağım.''
Beyaz lilyumum hemen kafasını sallamıştı ama ben oralı dahi olmamıştım. Benim salak arkadaşım biraz fazla açık sözlüdür bazen, ne soracağını tahmin eder gibiyim o yüzden.
''Sorma.''
''Kaçıyorsun Lee Donghyuck.''
Yanımda oturan Renjun bana bakmıştı, bende ona bakmıştım. Sanki bir sorun mu var diye soruyordu gözleriyle. O sırada Mark bombayı patlatmıştı.
''Sevişmişsiniz siz, bu bakışlar o bakışlar. Yakaladım işte, hiç boşuna inkar etmeyin.''
Hiçte bile... Tam olarak o şeyi yapmış sayılmazdık. Yine de sınırlarımızı epey zorlamıştık ikimizde. Hele ki Renjun'un o kadar ateşli olması halen kalbimin teklemesine neden oluyordu.
Mark'ın sorusuyla ben kulaklarıma kadar kızarmışken sevgilim gayet sakin bir şekilde lafa girmişti.
''Pek öyle sayılmaz Mark. Sadece birbirimize yardımcı olduk, anlarsın ya.''
''Sınırdan dönmüşsünüz desene. Yazık olmuş.''
''Bence de.''
İkisinin arasında geçen konuşmayı hayretler içerisinde dinlemiştim. Gayet doğal bir şekilde yemeklerini yerken böyle bir muhabbet yapıyorlardı? Ayrıca Renjun'un son söylediği... Onunla sevgili olmak çok zor, sürekli beni tahrik ediyor. Kendi kendime iç çektim.
''Şuan yemekhanede olduğumuzun farkındasınız değil mi?''
Sanırım çok ciddi bir surat ifadesi takındığımdan gülmüşlerdi, ama zaten ciddiydim? Sonra sevgilimin kendi tabağından benim tabağıma eklediği yiyeceklerle yüz ifadem aniden yumuşamıştı.
''Sen yemiyor musun?''
''Hepsi bana fazla, hem senin en sevdiğin yemeklerden biri bu.''
Gülümseyip verdiklerini kabul etmiştim. Yemeğe devam ederken Mark'ın telefonuna mesaj gelmişti. Normal bir şekilde cevap yazdıktan sonra sıkıntılı bir ifade belirmişti yüzünde. Birden bire değişen neydi? Ya da daha önceden mi bir şey olmuştu?
''Hey, sorun ne? Ajussi'yle kavga mı ettin?''
Kafasını hayır anlamında iki yana sallamıştı.
''Kavga etmedim de kendimi hala kötü hissediyorum. Ona karşı hatalı davrandım. Renjun sen biliyor musun, Yuta'nın ölen sevgilisi hakkında...''
Ne? Böyle bir şey mi vardı? Yoksa... O akşam söylediği şey bununla mı alakalıydı, geride kalan olmak her şeyden daha zor...
''Ah, öğrenmişsin.''
Renjun bunu dediğinde şaşırmıştım çünkü bunu bilebileceğini düşünmemiştim. Hep diyordum ya işte kendi kendime, onlar söylediklerinden daha yakınlardı. Ama üstelemeyi bırakmıştım, çünkü bunu belirtmek istemiyorlarsa bir sebebi olmalıydı.
''Onu tanıyor muydun?''
''Pek sayılmaz, ama iyi biri olduğunu biliyorum. Ve gerçekten genç yaşında aramızdan ayrıldı, Yuta hyung'un bunu atlatması uzun sürdü. Onu gerçekten çok sevmişti ve birini kaybetmek kolay değil, hiç değil.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heart of the Monster | RenHyuck
FanfictionHangi canavarın kalbi bir insan için atardı? Canavarların kalbi olur muydu?