[18: Az Ya Da Çok]

86 11 4
                                    

Yuta

Evin içinde bir sağa bir sola dolanıp duruyordum. 2 gün önceki Kod 1501 vakası halen sinirlerimi zıplatıyordu. Renjun'un yapmadığına bende emin sayılırdım ama bu beni rahatlatmıyordu çünkü bir diğer sorumlu olduğum kişi Jeno vardı işin içinde. Bu kadar güçlü varlıkları kontrol etmek kolay değildi ve şimdi o salağı Seul'un her yerinde arasam bile bulamıyordum. Bu yüzden ilk iş olarak Renjun'la konuşacaktım, onu evinde bekliyordum. Çok geçmeden geleceğine emindim.

Telefonum çalmaya başlamıştı ve baktığımda Mark olduğunu gördüm. Onu ihmal etmek istemiyordum ama şuan başım fazlasıyla dertteydi. Yine de açtım telefonu.

''Bebeğim.''

''Bu ne? Kayıplara mı karıştın? Arayacağım demiştin ama geri dönmedin.''

''Özür dilerim sevgilim ama gerçekten önemli işlerim var. Bana biraz zaman tanıyamaz mısın?''

''Neymiş o önemli işler bende bileyim.''

Kapıdan gelen sesle bakışlarımı oraya çevirmiştim. Renjun gelmişti.

''Seni sonra arayacağım Mark.''

Telefonu koltuğun üzerine fırlattım. Üzgünüm bebeğim, ilgilenmem gereken başka şeyler var. Herkesin iyiliği için...

''Sonunda görüşebildik Huang.''

Renjun ensesini ovuşturarak yanıma gelmişti. Beni iyi tanırdı ve kelimelere yaptığım tonlamalardan kolayca ruh halimi anlayabilirdi.

''İlk işim sana gelmekti ama önce eve uğramak istemiştim.''

''Zaten buraya geldiğime göre işleri daha hızlı hale getirdik değil mi? Kod 1501 vakası, anlat bakalım.''

Koltuğun kenarına oturup kollarımı önümde birleştirmiştim. O da aynı şekilde bitişikteki koltuğun kenarına oturmuştu. Buraya onu dinlemek için geldiğimden anlatmasını bekliyordum.

''Her şey o orospu çocuğu yüzünden. Beni aradı, Hyuck'la konuşmuş düşünebiliyor musun?''

''Jeno'nun sana takıntılı olduğunu duydum.''

''Üzgünüm hyung, bunu söylememiştim sana. Bir delilik yaparsın diye korktum bu yüzden kendi başıma idare ediyordum. Bana bulaşsın umurumda değil ama Donghyuck'a zarar vermeye kalkarsa işler değişir. Ölen mortuus letalis, onu Hyuck'un peşine takmıştı. Sonrası zaten çok hızlı gerçekleşti.''

Anlaşılan oydu ki bir şeyler tam da düşündüğümüz gibi ilerlemişti.

''Pekala, oraya gittin ya sonra?''

''Ben öldürmedim hyung, eminim ki Jeno yaptı. Tamam o ölü yiyiciyi biraz hırpaladım ama öldürecek kadar falan değil.''

''Ve koluna bir iz bıraktın.''

''Beni ısırdığı için öfkelenmiştim. Ayrıca Lee için göz dağı olmasını istemiştim. Ama o şerefsiz onu oracıkta öldürmüş. Şimdi de fare gibi bir delikte saklanıyordur, piç.''

Dişlerini sıkmıştı. Sinirlendiğini anlayabiliyordum ancak bu iyi değildi. Evet normaldi, sonuçta sevdiği kişi tehlike altındaydı. Elbette ki onu korumak isteyecekti ama tehdit sıradan bir insandan değil güçlü bir mortuus letalis'ten geliyordu. Bu az çok savaş demekti. İşte tam olarak da bu yüzden Renjun'u kontrol altında tutmam gerekiyordu.

''Renjun-''

''O girişi hiç yapma hyung, ne diyeceğini biliyorum ben. O piç sevgilime dokunmaya kalksın, ona zarar versin kendi ellerimle geberteceğim onu. Ve sonunda bana ne olacağı umurumda değil. Uyarmıştım onu, herkesin içinde sana cehennemi yaşatırım demiştim. Bunu yaparım hyung, gözümü bile kırpmadan.''

Heart of the Monster | RenHyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin