[3: Ait Olduğum Gerçek]

126 9 4
                                    

Renjun

Tıbbi ve aromatik bitkiler dersiydi. Bölümün seçmeli derslerinden biriydi ve bu derste genellikle Donghyuck'la yan yana otururduk. Seçen kişi sayısı az olduğundan sanki koca sınıfta bir bizmişiz gibi gelirdi bazen... Biraz erken geldiğimden sıramda oturmuş bir önceki hafta aldığım notları kurcalıyordum. Eğitim hayatım kalan tüm şeylere kıyasla oldukça iyiydi, derslerde başarılıydım.

Yaklaşık 5 dakika kadar sonra Donghyuck gelmiş yanıma oturmuştu. Henüz dersin başlamasına vardı bu yüzden sanırım o boşlukta biraz sohbet edebilirdik.

''Yine benden önce gelmişsin, çok oldu mu geleli?''

''Fazla olmadı, biraz geçen haftanın notlarını kurcaladım öyle.''

''Ah, doğru ya sana soracağım bir kısım vardı. Kaçırmışım derste.''

Çantasından defterini çıkarmıştı hızlıca. Sayfaları çevirdikten sonra aradığı yeri bulmuş olmalıydı ki durdu.

''Şu Dong bilmem ne... Ne bu? Not alamadım da, sen yazmışsındır diye düşündüm.''

''Dong Quai. Gerçekten de bunu yazamadın mı? Hoca hakkında bir efsaneden bile bahsetti, dersi dinlemiyor muydun?''

Şuan tavanlara bakmanı göz önüne alırsam dinlemiyordun. Hoca bu bitkiden gerçekten de uzun uzun bahsetmişti ve o adını bile tam yazamamıştı. Eğer yanılmıyorsam ders boyunca beni izlemiştir. Ne zaman kopup gitse durumun bu olduğunu anlıyorum.

''O derste çok uykuluydum ben o yüzden bir ara dalmışım demek ki. Sen anlatsana, en az hoca kadar iyi anlatacağına eminim.''

Yaramaz bir gülümseme bıraktığında bende gülümsemiştim. Sanırım ona önce hocanın anlattığı efsaneden bahsetmeliydim.

''Pekala, sanırım efsaneyle birlikte anlatırsam daha çok aklında kalır. Hikayeye göre bir adam kendini kanıtlamak amacıyla vahşi doğaya bir yolculuk yapmak istemiş. Karısına da uzun süre dönemeyeceğini ve başka bir adamla evlenmesini söylemiş. Adamın istediği gibi karısı başka biriyle evlenmiş ancak bunun üzerinden çok geçmeden adam geri dönmüş. Kadın bu duruma çok üzülmüş ve hasta olmuş. Adam dağlara yaptığı yolculuğunda kopardığı bir bitkiden kadına ilaç yapmış ve iyileşmesini sağlamış. İşte o bitkide Dong Quai bitkisiymiş. Vücuttaki fonksiyonları normale döndüreceği düşünüldüğünden bitkinin adı ''düzene dönüş'' anlamındaki Dong Quai.''

''Anlamı güzelmiş. Ama keşke adam karısını hiç bırakmasaymış.''

''Yine de sonuçta hatasını düzeltmiş değil mi? Bu yeterli olmaz mı?''

Belli belirsiz kafasını salladıktan sonra defterimi rica etmişti eksiklerini tamamlamak için. O yazarken bende onu izlemiştim. Aramızda biraz mesafe varken belki engel olabiliyorum da kendime, böyle yakın olduğumuzda zor geliyor. Bakmak istiyorum, o anlamadan ona bakmak...

Notları tamamlamasının ardından defterimi önüme bırakmıştı. Bana baktı sessizce birkaç saniye. Yine bir şey soracaktı anlamıştım, yanılmıyorsam tahmin ettiğim şey olmalıydı.

''Ajussi'yle tanışıyormuşsunuz, dün sizi konuşurken görmüştük de. Sonra da Mark anlattı işte.''

Onaylarcasına kafamı sallamıştım. Sakindim çünkü Yuta hyung bana çoktan Mark'a neler söylediğinden bahsetmişti. Tabiki de ben onun iş arkadaşının oğlu falan değildim, ölü yiyicilerin aileleri ya da akrabalık bağları olmaz. Mortuus letalis'lerde cinsel birliktelikler sonucu ürer ancak bu üremede duygusal bir bağ yoktur, sadece ırkın devamı önemlidir. Hiçbir ölü yiyici şu ya da bu benim ebeveynim diyemez çünkü hiçbiri bu bilgiye sahip değildir. Hatta öyle ki cinsel birliktelik illa fiziksel olmak zorunda değildir, yapay olarak da döllenme mümkündür. 

Heart of the Monster | RenHyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin