[15: Bir Irkın En Güçlüsü]

81 12 1
                                    

Mark

Dörtlü randevumuzun neredeyse sonuna gelmiştik. Bowling'in ardından kahve içmek için bir kafede oturmuştuk ve buradan sonra dağılacaktık. Yarın okul olduğundan bizim erken kalkmamız gerekiyordu ve Yuta'da çalıştığından o da işe erken gidiyordu. Şimdiye kadar her şey yolundaydı.

Siparişlerimizi almaya sevgilim ve Renjun gitmişti. Uzaktan bakıyordum da gerçekten konuşacak bir şeyleri var gibi görünüyordu. Hyuck lafa girip dikkatimi dağıtmıştı.

''Ailesel bir bağları olmadığına emin miyiz? Abi-kardeş gibi bir hava veriyorlar.''

Kısaca gülmüştüm söylediğine. Farkındaydım, yakınlıkları öyle geçiştirdikleri kadar basit değildi. Neden gerçekten bahsetmediklerini bilmiyordum ama bir sebebi olduğuna emindim.

''Abartma. Kişisel fikrimi sorarsan yakında söyleyeceklerdir. Anlamamış değilim, sadece bekliyorum.''

''Aynısından Mark Lee, aynısından.''

Donghyuck'un da benimde şuan için rahatsız olacağımız bir şey yoktu, bu yüzden sorgulamamayı seçiyorduk. İkisi gelip kahvelerimizi vermişlerdi, Yuta yanıma oturmadan önce alnıma bir öpücük bırakmıştı. Bunu yapmasını seviyordum, zahmetsizce gülümsememe neden oluyordu.

''İnsanlar 30'larına geldiğinde endişe edecek çokta bir şeyleri olmuyor değil mi ajussi?''

Donghyuck alaycı bir tavırla söylediğinde Renjun bakışlarını ona çevirip kafasını hafifçe sola yatırmıştı. Söz aldı ardından.

''Neden, sen 20'lerindeyken bunu yapamaz mısın?''

''Hayır demek istediğim herkesin içinde öpüşmeleri, az öncekini kastetmiyorum. Her ortamda şov yapmaya bayılıyorlar.''

O bazen cidden gereksiz kasıyordu. Doğrusu ne düşünüyordum ki Renjun'a uzun zaman boyunca onu sevdiğini dahi söyleyememişti. Birden bire bizim gibi davranmasını beklemiyordum.

''Donghyuck sadece bana takılmak için fırsat kolluyorsun değil mi? Renjun bu tarz şeylerden gram utanmaz ve onunlayken herhangi bir yerde öpüşmeye açık olmalısın. Çok kalabalık yerlerde dahil, bu kafe o kadar da kalabalık değil doğrusu.''

Yuta'dan sonra ben devam etmiştim.

''Bence şimdi denemek için bir fırsatınız var. Korkuların üzerine gitmek en iyisi değil mi?''

Hyuck anında çıkışmıştı.

''Bu öyle bir şey değil seni salak!''

Onun dışında biz üçümüz gülmüştük. Sonuçta eğlencesine bir muhabbet geçiyordu ve Hyuck bu tarz şeylere alınmazdı. Yine de sevgilisi ortamı biraz yumuşatmak adına parmaklarını onun parmaklarının arasından geçirerek elini tutmuştu.

''Bu yönün güzel, baş başa olmamızı daha çok seviyorsun. Ama cazibene dayanamazsam beni suçlama olur mu?''

Uysal bir şekilde başını sallayarak yanıt vermişti Donghyuck. Sonrasında kahvelerimizi içip sohbet etmeye devam etmiştik. Yuta'nın sıkılmaması adına okul muhabbetini biraz kısa tutmuştuk. Herkesin ilgilenebileceği konular hakkında konuşmuştuk bunun yerine. Zaten okul dışında konuşabileceğimiz bir dünya şey varken neden ondan bahsedelim ki?

Kahvelerimizi bitirdikten sonra hesabı ödeyip çıkmıştık mekandan. Burası bizim yurda yakındı o yüzden muhtemelen yürüyerek dönecektik.

''Yürüyerek gideriz herhalde.''

''Hım, ajussi sen Renjun'la aynı yöne gidiyorsun galiba.''

''Sanırım, onu evine kadar bırakmam sorun olur mu senin için?''

Heart of the Monster | RenHyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin