Mark
Gözlerimdeki ellerini yavaşça çekmişti sevgilim. Çektiği gibi de hayranlıkla etrafa bakmıştım. Yine çok güzel bir yere getirmişti beni, hayallerin bile ötesinde bir çiçek bahçesine. Neydi bu adamdaki şeytan tüyü bilmiyordum ama tüm güzellikleri çıkartıp sunardı önüme. Bana sürprizler yapması, benimle ilgilenmesi hoşuma giderdi.
''Beğendin mi?''
''Yuta çok güzel burası.''
Neredeyse nefesimi kesebilecek kadar hem de. Arkamdan sarılıp görmem gereken ana noktaları işaret etmişti sevgilim. Alt kat göz alıcı, birbirinden renkli çiçeklerle dolu temalı bir bahçeydi. Üst katındaysa restoran varmış öyle demişti Yuta. Ben şuan göremiyordum çünkü yapının ortası boştu, muhtemelen üst katın kenarda kalan kısımlarından bütün bahçe görünüyordu.
''Neden kimse yok burada?''
''Henüz açılmadı bebeğim, önümüzdeki hafta açılışı olacak. Yeni bir proje, sürpriz olması için bahsetmemiştim sana.''
Anladığımı belirtircesine kafamı sallamıştım. Yuta zengin bir iş adamıydı, şimdi bulunduğumuz yer gibi biraz daha üst sınıflara hitap eden projelerle ilgilenirdi genellikle. O ve ben ne alaka derseniz de bizim üniversitenin civarındaki bir kafede tanışmıştık şans eseri. Sonra onunla tekrar tekrar karşılaşmaya devam etmiştik, beni görmek için her gün gelmiş meğerse. Böyle böyle az çok muhabbet eder olmuştuk ama o biraz çekingen davranmıştı benim hakkımda. Benden büyük olduğu için belki onunla olmak istemem diye düşünmüş hep. Ancak onu tanıdığımda onun yanında olmak istemem kaçınılmaz oldu. Yuta'yla olduğum sürece bu yaş sorunsalının peşimi bırakmayacağını biliyorum, onunla parası için birlikte olduğumu düşünenler olduğuna da eminim ancak bu hiçbir şeyi değiştirmez. Onu seviyorum.
Ona doğru dönüp sarılmıştım sıkıca, saçlarımın arasından küçük bir öpücük bırakmıştı. Ayrıldıktan sonra doğruca ona bakmıştım.
''Beni çok şımartıyorsun.''
''Eğer biri hak ediyorsa onu biraz şımartmakta sakınca yoktur.''
Gülümsediğinde bende gülümsemiştim.
''Resim çekebilir miyim? İkimizin burada bir fotoğrafı olsa çok güzel olurdu.''
''Hım, resim çekelim sonra da doğruca üst kata yemek yemeye.''
Öyle yapmıştık. Birkaç fotoğraf çekmiştik ardından da asansöre binip ikinci kata çıkmıştık. Bu katta oldukça büyüktü ve tahmin ettiğim gibi masaların bir kısmı aşağıdaki çiçek bahçesini görüyordu. Yuta'nın hazırlattığı masaya geçip oturduk. Yemeklerde hemen servis edilmişti zaten. Her zaman olduğu gibi her şeyi düşünmüştü sevgilim. Garson servisleri yapıp ayrıldıktan sonra ikimiz baş başa kalmıştık.
''Şampanya mı içiyoruz?''
''Hafif merak etme, seni sarhoş etmeye niyetli değilim.''
Kıkırdamıştı, alkole olan direncimin düşük olduğunu bildiğinden genellikle benim için hafif içkiler tercih ederdi.
''Özel bir şeyi mi kutluyoruz sevgilim?''
Elimi tutmuştu naifçe.
''Seninle olduğum her an özel benim için. Umm, ama illaki bir şeyleri kutlayalım dersen bugün ne kadar tatlı göründüğünü mü kutlasak, ne dersin?''
Gülümsetmişti yine beni. Bardağımı alıp ona doğru uzatmıştım ve tokuşturmuştuk. Sevgilimin sürprizi daha fazla aklımı başımdan almadan sormam gereken şeyi sormalıydım. Belki de Donghyuck'tan daha fazla ben merak ediyordum Renjun'la nereden tanıştığını. O anki beden dilleri hiçte yeni tanışmış iki insan gibi değildi. Hafifçe öksürmemin ardından lafa girmiştim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heart of the Monster | RenHyuck
Hayran KurguHangi canavarın kalbi bir insan için atardı? Canavarların kalbi olur muydu?