[5: Vedalaşmadan Gitmesin Benden]

98 10 4
                                    

Mark

Şifreyi tuşlayıp içeriye girmiştim. Yuta gündüzleri evde olmadığından özellikle akşam vakti gelmiştim buraya. Salona baktığımda onu göremediğimden seslenip bekledim. Kısa bir süre sonra üzerindeki bornozla beraber gelmişti, duştan yeni çıkmış olmalıydı.

''Mark, haber vermemiştin.''

''Habersiz gelemez miyim?''

''Gelebilirsin tabi.''

Biraz daha yaklaşıp kollarını belime sarmıştı sıkıca. Kokusu o kadar güzeldi ki bir an buraya ne için geldiğimi dahi unutmuştum.

''Özlediğinden mi geldin yoksa kıskançlığından mı?''

Aslında her ikisi de ama ikincisi biraz daha ağır basıyor şimdilerde. Yuta ne kadar kıskanç olduğumu çok iyi bilirdi ve kimi zaman bunu kullanmaya bayılırdı. Buraya gelmiştim çünkü Renjun'la onun hakkında bilmem gereken daha çok şey olduğunu düşünüyordum.

''Biraz konuşalım, tabi önce gidip giyinsen daha iyi olur. Bu şekilde dikkatimi dağıtmaktan başka bir şey yapmıyorsun.''

Kıkırdayıp ellerimden tutmuş ve avucumun içine birkaç öpücük yerleştirmişti. ''Hemen gelirim'' deyip odasına gitti ardından. Bende aptal aşık sırıtışıma engel olamayıp koltuklardan birine oturmuştum üzerimdeki kot ceketi çıkardıktan sonra. Seviyordum onu, her gün biraz daha fazla...

Birkaç dakika geçmesinin ardından gelip yanıma oturmuş ve beni hızla kollarına çekmişti. Sözde biraz tavır yapıp mesafeli davranacaktım ama itiraz etmeye fırsatım bile kalmamıştı. Yine de yakınlığımızı kullanmasına izin vermeden bakışlarımı ona diktim.

''Evet dinliyorum.''

''Ne duymak istiyorsun?''

''Yuta, benimle oynamaya kalkışma.''

Kafasını sallayıp burnunu burnuma sürttü hafifçe.

''Yani şimdiye kadar bana sormadın çünkü evime gelip hesap sormak istedin. Taeyong'un doğum gününde Renjun'da vardı, fotoğraf o akşamdan.''

Bir dakika... Yani Renjun Taeyong hyung'u tanıyordu hem de doğum günü partisine gidebilecek kadar samimiydi. Ben onu Yuta'nın arkadaşı olduğundan tanıyordum ama Renjun'la nereden tanışıyorlardı ki? İlginçti, epey hem de.

''Aslında sıradan bir tanışıklığınız yok değil mi? Biraz daha yakın olduğunuzu düşünüyorum, bana karşı dürüst ol.''

''Sana söylemiştim bebeğim onu uzun zamandır tanıyorum diye. Değerli bir küçüğüm olarak görüyorum Renjun'u, yardım edeceğim ve gerekirse yardım isteyeceğim biri. Sen ne düşündün?''

Bilmiyorum, sadece kafamı çok karıştırmıştı. Öyle özel bir yakınlıkları olduğunu düşünmemiştim ama nedense içime sinmeyen bir şeyler var gibi gelmişti. Biraz da bilerek beni kıskandırdığının ayrıca farkındaydım. Onu sınamakta istemiyordum ama kıskançlık işte, bilmediğim şeyler olmasın istiyordum sadece. Aramızda sırlarla örülü bir duvar bize en çok zarar verecek şey olurdu...

''Bilerek yapıyorsun, sanki bilmiyorum ben seni. Ayrıca bir şey de düşünmedim, sadece bana bilmem gerekenleri söylemeni istiyorum, aksi hoşuma gitmiyor.''

Hızlıca dudağıma küçük bir öpücük bırakmıştı.

''Bakışların hırçınlaşınca daha da tatlı oluyorsun, buna dayanamıyorum.''

Bir şey söylememe fırsat kalmadan birkaç kez daha öpmüştü beni. Hızlı davranmıştı ve bende izin vermiştim. Ciddiyetimi fazlasıyla bozmuş beni konudan koparmıştı. Yüzümü avuçlarının arasına aldı sonrasında, gözlerimin içine baktı.

Heart of the Monster | RenHyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin