Mark
Stresle yurdun dışında bir o tarafa bir bu tarafa dolanıyordum. Sık sık telefonumu kontrol ediyordum, herhangi bir şey yoktu. Beklemekten başka çarem olmadığına inanmıştım artık. Jaemin koşarak yanıma gelmiş ve nefes nefese konuşmuştu.
''Yok, yurdun her yerine baktım.''
''Telefonuna cevap vermiyor hala, mesajlara da bakmıyor.''
''Okuldaki arkadaşları da aradım ama gören yok.''
Donghyuck'u bulamıyorduk. Sabahki dersten sonra öğlen yurda beraber dönmüştük, sonra atm'den para çekmeyi unuttuğunu söyleyip dışarı çıkmıştı yeniden. Atm'ler 10-15 dakika yürüme mesafesindeydi ama biz ona 2 saattir ulaşamıyorduk. Ortalığı telaşa vermek istemiyordum ancak halen dönmemiş olması mantıksızdı. Üstelik Jaemin'de bende giderken onun telefonun şarjı olduğuna emindik.
''Ne yapacağız şimdi Mark, yurdu bilgilendirmeli miyiz?''
''Asla.''
Olmazdı, yurda bilgi verirsek ailesine haber verirlerdi ve belki de boş yere onları endişelendirmiş olacaktık. Zaten ben başka bir şey yapmıştım, yani birini aramıştım. Arayabileceğim tek kişiyi...
İki arabanın kenara park ettiğini görmüştüm. Biri Yuta'nın arabasıydı, diğerinden de Renjun indiğinde onun arabası olduğunu anlamıştım. İkisi de hızla yanımıza gelmiştiler. Yuta'dan başka haber verebileceğim biri yoktu, artık çoğu şeyi bilsem bile.
''Ne zamandır yok, ne kadar oldu?''
Renjun'un sorusuna karşılık ''2 saat'' dedi Jaemin. Çok endişeli görünüyordu.
''Atm'ye gitti demiştin Mark, oradan başka bir yere uğramış olamaz mı?''
''Şarjı vardı Yuta, kaç kere aradık mesaj attık hiçbirine dönmedi. Başka bir yere gitse bile haber verirdi.''
''Peki diğer arkadaşlarınıza sordunuz mu?''
Umutsuzca kafamı sallamıştım. Renjun yumruğunu sıkmıştı ve şuan gerçekten korkutucuydu. ''Leşini köpeklere yedireceğim Lee Jeno'' diye dişlerini sıkarak söylemişti ve hepimiz duymuştuk. Arkasını dönüp arabasına yöneldi.
''Huang nereye?''
''O piçi bulup mezara sokmaya!''
Bağırarak bunu söyleyip yeniden arabasına binmişti ve adeta gazı kökleyip ayrılmıştı yanımızdan. Aklımdan geçtiği gibi bu durumun Jeno'yla bir alakası vardı. Donghyuck için tehlikeli olduğunu önceden de duymuştum ve sonrasında Dongyoung hyung bana durumların büyük çoğunluğunu anlatmıştı. Şimdi ne olacak gibi bir bakış attım karşımdaki herife.
''Mark, sen ve Jaemin burada kalın. Belki düşündüğümüz gibi kötü bir şey değildir ve Donghyuck geri döner. Ben onu bulmaya çalışacağım.''
''Bende seninle geliyorum.''
''Olmaz, tehlikeli.''
Öyle mi? Umurumda değil. Jaemin'e odada beklemesini ve ola ki Hyuck dönerse haber vermesini tembihledikten sonra Yuta'nın arabasına yönelmiştim. Kapıyı açacağım sırada kilitlemişti.
''Gelmiyorsun diyorum anlamıyor musun?''
''Kapıyı açmazsan bir taksi çevirip peşinden gelemem mi zannediyorsun? Aç şunu.''
Bazen fazlasıyla inatçı olduğumu en iyi o bilirdi, kapıyı açmıştı bu sebeple. Arabaya binip yola çıkmıştık. Dokunmatik ekrandan Taeyong hyung'u aramıştı ilk olarak, sesini bende duyabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heart of the Monster | RenHyuck
FanficHangi canavarın kalbi bir insan için atardı? Canavarların kalbi olur muydu?