[13: İlk Aşk]

109 13 0
                                    

Donghyuck

Bu akşam beyaz lilyumum bana yemek hazırlamak istediğinden evine davet etmişti beni. Buraya ikinci gelişimdi, ilki ödev yapmak içindi. Yemeklerimizi yiyeli epey olmuş, oturmuş televizyona bakınıyorduk. Aslında kalksam iyi olacaktı ama ne zaman ''ben artık gideyim'' diyecek gibi olsam dememe fırsat kalmadan farklı bir muhabbet açılıyordu. Ondan ayrılmak istediğimden değil, burada kalırsam aklımı kaybederim diye korkuyordum.

Renjun'la yalnızca 2 haftadır çıkıyorduk. Derslerde birbirimizi görmemizin yanı sıra okul günlerinde yemeklerimizi de beraber yer olmuştuk. Daha önce sözleştiğimiz müzikale gitmiştik beraber, güzel geçmişti. Onun dışında dışarıda buluşma fırsatımız olmamıştı derslerden dolayı. Zaten onu daha fazla görürsem ne yapardım bilmiyordum, şimdi benimle olmasına rağmen halen doyumsuzca ona bakmak istiyordum. Sınıfta olduğumuzda sık sık uyarıyordu beni dersi dinlemem için. Ancak o da en az benim kadar hatta bazen daha fazla takılıp gidiyordu bana. Şuan üzerimde dolaşan gözlerini hissedebiliyordum.

''Televizyonu izlemiyorsun değil mi?''

Bakışlarımı ona çevirmiştim. Dirseğini koltuğun üzerine yaslamıştı, kafasını iki yana salladı şaşırmadığım bir biçimde.

''Daha çok ilgimi çeken bir şey varken.''

Kısaca gülmüştüm söylediğine.

''Kapatıyorum öyleyse.''

Televizyonu kapatıp kumandayı bir kenara bırakmıştım. Ardından Renjun'a biraz daha yaklaşıp bende onun gibi dirseğimi koltuğa yaslamıştım. Şimdi ikimizde öylece birbirimize bakıyorduk. Bakışırken konuşabilirdik sanırım.

''Yarın virüs laboratuvarına gideceğiz, heyecanlı mısın?''

''Biraz, kat kat giyinmemiz gerekecek ama yine de merak ediyorum. Sence tahminen ne kadar durabiliriz?''

''Fazla kalabileceğimizi zannetmiyorum ama belki hoca şaşırtır bizi.''

Anladığını belirtircesine kafasını sallamıştı.

''Renjun, haftaya eve gitmeyi düşünüyorum. Ve ailemin burada yaşamadığını söylemiştim biliyorsun.''

''Yani seni bir süre göremeyeceğim.''

''Hım, ama en fazla bir hafta.''

Keşke seni de yanımda götürebilsem ama bunu söylemem için gerçekten çok erken olabilir. Ayrıca aileme açıklamak içinde öyle...

''Onları özlemiş olmalısın, gidip güzelce vakit geçir. Seni biraz özlerim ama sesini duysam da yeter.''

''Biraz kısmına inansam mı bilemedim.''

Gülümseyip yanağıma bir öpücük bırakmıştı. Ardından aniden ayaklandı.

''Meyve getireyim.''

Kolundan tutmuştum gitmemesi için. Bir şey istiyordum ama bu meyve yemek falan değildi. Meraktan deli olduğum başka bir şey vardı.

''Hyuck?''

''Senden başka bir şey istesem?''

Meraklı gözleriyle bana bakmıştı. Sonuçta yanlış bir şey söylemeyecektim bu yüzden hiç yoktan şansımı denemeye karar vermiştim.

''Bana dövmeni gösterebilir misin? Belki utanırsın bilmiyorum ama gerçekten çok merak ediyorum. Sadece bir kez bile olsa görmek istiyorum.''

Gözlerini kaçırmıştı ve bir şey söylememişti. Ama bir yere de kımıldamamıştı, olduğu gibi ayakta kalmıştı. Düşünüyor olmalıydı. Hemen tamam olur demesini beklemiyordum zaten, sonuçta vücudunda özel bir yerde sayılabilecek bir dövmeydi.

Heart of the Monster | RenHyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin