Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım ♥️
Hangi ölüm daha az can yakardı acaba? Tamam dün güldük eğlendik falan da bugün işe gittiğimde paydosa kadar yaşıyor olur muydum hala? Aslında hangi ölüm daha fazla can yakardı diye sormalıydım çünkü benim için az acılı bir ölüm tercih etmezdi herhalde.Uraz'ı düşündüm biraz. Durakta onu o halde bıraktığım anlar gözlerimin önünden gitmiyordu ve aklıma geldikçe de gülesim geliyordu.
"Neye gülüyorsunuz öyle hanımefendi?" kulağımın dibine aniden yaklaşan sesle birlikte yerimde irkilirken sıçradım. Çağlar sabahın bu saatinde durakta otobüsümü bekliyor olmamı umursamadan keyifle gülümsüyordu bana. Altında sporcu taytı ve onun üzerinde sporcu şortu vardı. üzerinde kalın askılı beyaz bir tişört ve fermuarı açık siyah kapüşonlu bir yağmurluk vardı. Koyu kahve saçları terlediği için alnına yapışmış ve kulağında beyaz kablosuz kulaklığı vardı.
"Hiç... Aklıma bir anı gelmişti de." dedim Uraz'ın ismini zikretmekten kaçınarak. Bu ismi sevmediğini bildiğim ve sabah sporu dönüşü mutlu olduğu için keyfini bozmak istememiştim.
"Hmm..." dedi beyaz dişlerini geniş bir biçimde gözlerimin önüne sererek. Sağ omuzunu durağın direğine dayadı ve ellerini kapüşonlusunun ceplerine yerleştirdi. "Gülmek sana yakışıyor."
Daha çok gülümsedim. Çünkü bu adam yanımdayken üzgün olmamın imkanı yoktu.
"Hayır efendim benim arabam yepyeni!" diye tanıdık bir ses işittiğimde yüzümdeki gülümseme yavaşça soldu. "Kardeşim ne diyorsun sen? Ne aylar sürmesi?! Benim evim karşıda diyorum. Yeni araba alamam, arabamı seviyorum ben." Uraz sinirle durağa yürüyor gür sesiyle telefondaki adama bağırıyordu. Üzerinde bu kez koyu mavi bir takım elbise vardı ama uykusunu alamamış olacak ki her zaman mükemmel görünen saçları pek de güzel fönlenmemişti. Mavi gözleri kaldırımdaki taşların üzerinde dolanıyor ve bir elindeki dosyayı parmaklarının arasına hapsetmişti.
"Uraz..." dudaklarımın arasından çıkan fısıltıyla birlikte Çağlar'ın kaşları çatıldı. Açık kahve gözleri koyulaşırken sağ omuzunu direkten ağır çekimde ayırdı ve ellerini cebinden çıkardı. O da Uraz'ın geldiğini yeni fark etmişti.
"Uraz bu mu?" dedi sadece. Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Cehennem şeytanı o diyemedim...
"Başlayacağım sizin yapacağınız işe!" Uraz ağzına gelen tüm küfürleri saydırırken son model telefonunu kulağından çekerek kapattı ve zaten çoktan durağa gelmiş bedeniyle duraksayarak bizi fark etti. Daha doğrusu beni. Çağlar'ı tanımıyordu.
"Nisan?" sesi sertti. Yanımda birinin olduğunun bile farkında değildi o an sanki. Kirli sakallı çenesi kasıldı ve mavi gözleri de bununla birlikte kısıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ SEN YAPAN ŞEY
RomanceHerkesin deli olduğunu düşünen bir babaya sahibim. Fakat deliliğin ne kadar güzel olduğunu duymayacak bir sağırlıktaydılar. Hayalleri için çabalayan dil tercümanı bir kadının -ki bu kadınımız oldukça çılgın, neşeli, çakal ruhlu biriydi- eğlenceli...