28. Bölüm : GELECEK KORİDORU

1.7K 181 211
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutuyorsunuz çiçeklerim. Lütfen aksatmamaya çalışalım olur mu? Bu gece bölüm vereyim diye uyuyamadım uzun bir bölüm yazdım.

Umarım keyif alırsınız.

Keyifli okumalar...

Hatırlıyor musunuz bilmem ama size ilk zamanlar 'Mucizelere inanır mısınız?' demiştim hatırlıyor musunuz? 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hatırlıyor musunuz bilmem ama size ilk zamanlar 'Mucizelere inanır mısınız?' demiştim hatırlıyor musunuz? 

İnsan birini sever, bu bir ihtimalmiş derler. Ama iş iki insanın birbirini sevmesine geldiğinde orada bir mucize olduğuna inanılıyordu. Defalarca kez söylememe rağmen bundan sıkılmayacağım... Çağlar Çelen benim bu hayatta karşılaştığım en iyi mucizem...

Çaktırmayın, Uraz da ortalama bir mucize statüsünde bir yerlerde dolanıyor işte.

"Nisan yemin ediyorum çocuğun ağzına içine düşeceksin bakmaktan. Kalk da iki odun topla, belimiz ağrıdı burada." dedi Mete ve elindeki odun yığınını yanan ateşin kenarına bırakarak ağrıyan belini tuttu.

Ben kolumu çimenlere oturarak Çağlar'ın koluna dolamış başımı onun girintili boynuna yaslamıştım. Sanki o da oradan çıkmamı hiç istemiyormuş gibi kolunu küçük bedenime doladı.

"Sahilin oradaki bikinili kızları tavlamaya çalışacağım demiyorsun da işten kaytarmaya çalışıyorsun Mete. Nisan'a iş kitlemeyi bırak." Çağlar kollarını bedenimden çekmeden gözlerini kıstığında ağaçların arasından yeni bir odun dolu kollarla gelen Uraz'ı gördük.

"Hiç öyle bir hayal kurmasına gerek yok. Biri evliymiş diğerinin de numarasını ben aldım." Mete şok olmuş gözlerle Uraz'a bakarken Uraz umursamaz tavırla kollarındaki odunları yere döktü, ve tabiri caizse şımarık bir çapkın gibi gülümseyerek -İtiraf edeyim bu herif gerçekten yakışıklıydı ve ne halt ederse etsin onda karizmatik bir görüntü oluşturuyordu- bana göz kırptı.

Mete huzursuzca burnunu kırıştırdı. "Burada da mı bir ihtimalim yok yani?" kendi kendine bunun gerçekliğini sorgularken beni azarlarcasına yükselmeye başladı Mete. Saatlerdir odun topladıkları için dalgası az kıvırcık saçları alnına yapışmıştı. Beyaz teni güneşin altında çok kalmaktan bronzlaşmış ve üzerindeki salaş gri tişörtünün göğsü ter tabakasıyla ıslanmıştı. "Bu herifi getirmek şart mıydı Nisan?"

"Hah! O soruyu ben de soruyordum." dedi Çağlar, Mete'nin Uraz'a olan tavrını haklı bularak. İkisine de kaşlarımı çatarak baktım. Hey! Bunu sürekli tekrarlamak zorunda mıydım gerçekten?

Neyse ki Uraz'ın da en az benim kadar ar damarı çatlamış olduğundan utanması yoktu. Omuz silkerek yakmış olduğumuz dev ateşin karşısına, Nihat'ın yanına oturdu. Oturmaya geçerken saçımdaki tükenmez kalemimi alıp yere attıktan hemen sonra da hızlı bir şekilde saçlarımı dağıtmayı ihmal etmemişti. Pislik herif!

BENİ SEN YAPAN ŞEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin