10. Bölüm : BİR YEMEK MESELESİ

1.7K 200 115
                                    

Sizleri seviyorum...

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın... Şu sıralar desteğinize psikolojik olarak çok ihtiyacım var.

Keyifli okumalar!

♥️

"Bağırma Nisan! Hey! Sakin ol! İyiyim! Kurt falan kapmadı beni merak etme

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Bağırma Nisan! Hey! Sakin ol! İyiyim! Kurt falan kapmadı beni merak etme." Şey... Korktuğum şey Uraz'ı kurtların kapmış olması değildi aslında.

Rötarlı bir gecikmeyle de olsa arabanın arka kapısını açıp hızla yanıma oturdu. Koyu siyah saçları ve lacivert montu karla kaplanmıştı şimdiden. "Yemeğim nerede?!" Telaşla söylediğim şeye gözlerini devirirken elindeki jelatinli sandviçi bana uzattı.

"Sağ ol ya, benim için endişelenmen gururumu okşadı!" Onu umursamadan sandviçi elime aldım hızla. Yemek yiyemeyen biri olarak Çağlar şu an bu halimi görseydi gözleri yaşarır, göğsünü kabartarak ağlardı.

Uraz jelatini açtığım ve kocaman bir ısırık aldığım sandviçi umursamadan montunun fermuarını açtı. "Bence klişe bir donarken sarılma olayına girmeyelim." dedi ve ekledi. "Ben çok kalın giyindim zaten, sen bu montu giy. Titriyorsun." Zaten ona sarılmak gibi bir amacım yoktu. Çünkü ona yakın olduğum her an geriliyordum. Liseye kadar beraber geçen çocukluğumuz ve üniversiteyi yurt dışında okumak için gittiğinden beri belki de ilk defa bu kadar yakındık birbirimize. Medeniyetsizliğini bir kenara bırakarak çıkarttığı montu omuzlarıma serdi ve beni duygusal çekim olmadığına emin olduğum bir sıcaklıkla yanına çekti. Sol dizim onun sağ dizine değiyordu ve bu benim ısırdığım lokmamın boğazıma dizilmesini sağladı. Çünkü omuzu da omuzuma sıkıca dayanmıştı ve yan yana da olsak bedenlerimiz birbirine yapışıktı.

"Sen üşüyeceksin ama..." Sesim bir serçe kadar ürkek korkulu çıkmıştı.

Ne olur montu benden alma!

Mavi gözlerini hafif bir gülümsemeyle yüzüme çevirdi. Gözlerindeki alaylı tavrı gördüğümde ister istemez benim de dudaklarımda yukarıya doğru bir kıvrılma oldu. "Ne? Ne gülüyorsun ordan şeytan gibi?" Söylediğim şeyle birlikte daha çok güldü. Ellerini kucağında birleştirmiş asla dokunmuyordu bana.

"Üşüyor olsam umurunda olacak mı sanki Nisan?" Doğru, şu durumda çok da umurumda olmazdı açıkçası. Ciddi anlamda donuyordum ve yaklaşık bir buçuk gündür yemek yemediğim için fena halde acıkmıştım.

"Tabi ki umurumda olursun Uraz." Mezar yerini seçmek için büyük bir çaba gösterebilirim mesela... Umurumda olmayan hiçkimse için bu kadar acı bir iş için uğraşmazdım.

Gerçekten çok çakal bir kadındım kabul ediyorum.

Sanki o da gerçeğin farkındaymış gibi bakışlarını umursamaz bir tavırla uzaklaştırdı benden. Uzun bir sessizlik oldu o andan sonra. Üzerime örttüğü mont az da olsa beni ısıtmış titrememi kesmişti. Bir elim kadar bile olmayan sandviçimi -ki ellerim gerçekten küçüktü- yemek,  kan şekerimin değeri  eksi kırk beş falansa eğer ancak eksi yirmiye kadar tamamlamıştı.

BENİ SEN YAPAN ŞEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin