Polislere izimizi kaybettirdikten sonra çok geçmeden araba durdu. Ama ben hala yol boyunca olduğu gibi Minho'yla ilgileniyordum.
Jungkook;
"Efendim, Bay Felix'in evine geldik"Arabadan inip Minho'nun kapısını açıp konuştum.
"Şimdi kolunu omzuma atıp bana tutunarak kalkacaksın. Tamam mı?"
Tek kolunu omzuma atıp acı çekerek kalktı. Bu şekilde, birlikte önümüzdeki bahçeli evin kapısına vardık. Kapı açılana kadar elimi zile basılı tuttum.
1-2 dakika sonra kapıda Felix belirdi. Minho'yu bu halde görür görmez yüzü endişeli bir ifade almıştı. Hemen ikimizide eve aldı.
"Ona ne oldu!?"
"Uzun hikaye, kolundan vuruldu"
"Kahretsin! Onu hemen koltuğa yatır, ben geliyorum"
Minho'nun konuşacak mecali kalmamıştı. Gözleri kapanıp açılıyordu. Onu hızla koltuğa yatırdım. O sırada Felix içeriye elinde bir ilk yardım çantası ile döndü. Koltuğun başına geçip önce işini kolaylaştırmak için üstündeki kazağı yırtıp sonra çantadan çıkardığı bir çift tıbbi eldiveni takıp eline iğne ipliği aldı.
"Çok şanalısın Minho, kurşun sadece sıyırmış"
Zaman kaybetmeden yarayı dikip sargı beziyle sardı. Çantasını geri götürmek için ayaklanınca durması için bileğinden tutup o malum soruyu sordum;
"Minho ile aranda ne var?"
Bir kaç saniye duraklayıp yutkundu. Göz teması kurmaktan kaçınıyordu, çünkü o parlak gözleri her an gerçeği kusabilecek gibi bakıyorlardı. Zor olan onu konuşturabilmek değil, gözlerini susturabilmekti. Nasılsa gözler kalbin aynasıdır, Değil mi? Bu yüzden kalbini saklamak için gözlerini kaçırıyordu. Fakat yanlış kişiye bulaştı, ben bir dedektifim. Aradığımı bulur, istediğimi alırım...
Kolunu daha sıkı tutup kendime iyice yaklaştırdım.
"Minho'yla aranda-"
"Abim"
Şok olmamdan faydalanıp elimden kurtuldu ve çantayı koymaya gitti. Ben ise hala şaşkındım. Demek abisinin, araştırdığı vakanın katili olduğunu biliyor. Bu onun için gerçekten zor olmalı.
Baygınca yatan Minho'nun baş ucuna oturup onu bekledim. Beklerken kendimi onun saçılarıyla oynarken buldum. Bu güzel hissettiriyordu çünkü saçları ipek gibi yumuşacıktı.
Tekrardan içeriye sarışın ve çilli çocuk girince anlatması bekler bir ifadeyle onu izledim.
"Tamam... öyle bakma, anlatacağım. Ben aslında bir tıp öğrencisiydim, fakat maddi durumumuz yüzünden okulu bırakmak zorunda kalmıştım. Bu yüzden hırsızlık yapmaya başladım. Bir gün yine soygun yaparken yanlışlıkla polislerden birini öldürdüm. Meğerse o polis Bay Chris'in kardeşiymiş. Şimdi ise şüphe çekmemek için jandarma rölü yapıyorum, belaya bulaşmamak içinde 2 yıldır abimle görüşmüyorum. İçin rahatladı mı?"
Anlatılan hikayeye karşı nasıl bir tepki vereceğim soru işaretiydi. Üzülmeli miyim? Şaşırmalı mıyım yoksa korkmalı mıyım? Hayat onlara başından beri adil davranmamışken, şimdi onların adaletli olmaları nasıl beklenir.
"Ama abin seni çok özledi Lix"
Başımı sesin geldiği yöne çevirince Minho'nun ayıldığını gördüm.
"Abi!"
"İzniniz varsa üstüme bir şeyler giymek istiyorum. Kazağımı yırtmışsın! Bana kıyafet borçlusun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Happy Corpses | Minsung
Mystery / ThrillerDedektif Han Jisung, son zamanlarda çok ünlü ve ünlü olduğu kadar da tehlikeli bir seri katilin peşine takılır 🏅#1 - minho 🏅#3 - minsung 🏅#3 - han 🏅#4 - leeminho 🏅#5 - leeknow 🏅#8 - skz