Ellerini ellerimin arasına alıp merdivenlerden aşağı inmeye başladık. Aşağı vardığımız an Felix ağlayarak hızla Minho'ya sarıldı. Ne kadar güçlü görünmeye çalışsa da onunda gözünden yaşlar düştüğünü görebiliyordum.
"Niye böyle bir şey yapmaya çalıştın hyung! Sen olmasaydın ben ne yapardım hiç düşündüm mü" dedi kafasını göğsüne gömdüğü için çıkan boğuk sesiyle. "Ayrıca olan her şeyi gördüm" diye ekledi.
Minho Felix'im dediğiyle beraber anında ondan ayrılıp yüzüne baktı.
"Ne kadarını"
"Öpüştüğünüz ana kadarını. O yüzden bana anlatmak zorundasınız. Sevgili misiniz?" Bu ani soruyla beraber ikimizde birbirimize baktık. Sonra Minho onu geçiştirmek için bir kaç şey zırvaladı.
"Çok soru soruyorsun, bu günlük bu kadar yeter. Şimdi eve gidiyoru-"
"Evet" dedim cümlesini yarıda keserek. İkiside şokla bakarken Felix atladı.
"Neden benden sakladınız?!"
"Saklamadık, yeniyiz" dedim kararlı ses tonumu vurgulayarak.
"Hadi daha fazla soru sormadan artık eve gidelim. Görüşürüz Hannie" dedi Minho.
"Bende sizinle geleceğim"
"Emin misin?"
"Evet, tabii ki. Artık senden ayrılmak istemiyorum Minho." Saklamaya çalıştığı gülümsemesi her halinden belli oluyor, çok tatlıydı.
...
Gece eve vardığımızda odama gidip üstümü değiştirmiştim. Felix bu gece bizde kaldığı için olabildikçe sessiz davranmaya çalışıyordum. Aslında uyumak istiyordum fakat şimdilik biraz kitap okumaya karar verdim.
Elime aldığım harry poter serisini yatağımda uzanarak zevkle okumaya başladım. Ne kadar okurken anlamaya özen göstersemde yaşanan olaylar aklımın içinden çıkmıyordu. Ben aranan bir seri katile aşık olmuştum, hemde artık sevgiliydik. Her şey düşündükçe şaka gibi geliyordu. Adalete düşkün olan ben, adalet için canını verebilecek ben şu an 'Lee Know' a deli gibi aşıktım. Aklım almıyor.
Ne oldu da ona aşık olmayı becerebilmiştim? Ne zamandan beri ona aşıktım? Belki yanlış bir hisse kapılmışımdır diye düşünmek istiyorum ama gerçekler yüzüme soğuk bir su gibi çarpıyordu. Yanlış anlaşılmadı, ben ona aşığım. Hemde deliler gibi...
Bir türlü odağımı veremediğim kitabı yatağa fırlatıp kara kara düşünmeye başladım. Ya ben telefonu açmasaydım da o benim yüzümden kendine kıysaydı. O zaman kendimi bir ömür boyu affedemezdim. Eğer sevgimle beraber onu da gömseydim kendimi asla affetmezdim.
O gün onu terk ederken söylediğim tüm sözler gerçekten içimden gelmedi. Sadece beni masum bir insanı öldürecek kadar sevsin istemiyordum, çünkü aşkımı kabullenemiyordum. Onu sadece kendimden uzaklaştırmak istedim, ama kastettiğim bir ömür değildi. Ama şimdi anladım ki; ne onu kendimden uzaklaştırabilirim, ne de ben ondan uzak kalabilirim.
Saate bakmak için cebimden telefonumu çıkarakken telefonumun orada olmadığını fark ettim. Etrafa biraz bakındıktan sonra kalkıp her yeri aramaya başladım. Sonradan telefonu en son Minho'nun arabasında bıraktığımı hatırladım. Mecburen onu uyandırıp anahtarı almalıydım.
Sessizce odamdan çıkıp merdivenleri indikten sonra onun odasına doğru ilerledim. Uyuduğunu düşünerekten kapıyı tıklamadan içeri girdim.
İçeride onu masasında resim yaparken yakalamayı hiç ummuyordum çünkü nereden baksak saat 3'e yakındı.
"Ee şey... umarım rahatsız etmedim" dedim çekingen bir tonla.
"Bir sorun mu var?"
"Aslında evet, ama küçük bir sorun"
"Neymiş o?"
"Telefonumu sanırım arabada unutmuşum, anahtarı alabilir miyim?" Cebinden bir anahtar çıkarıp bana doğru uzattı.
"Gel al." Ona doğru yaklaşıp anahtara elimi uzattığım an diğer eliyle bileğimi kavrayıp beni kucağına oturttu. Ben kal gelmiş bir şekilde duruyorken o kulağıma yaklaşıp fısıldadı.
"Anahtarı istiyorsun değil mi sevgilim?~" işittiğim 'sevgilim' lafı daha çok aklımı kaybetmeme yol açıyordu.
Benden cevap alamayınca tekrar sordu: "değil mi?" Hızla kafamı sallayınca anlam veremediğim sinsi bir tebessüm oluştu yüzünde.
"O zaman bende karşılığında bir şey istiyorum"
"Ne?" dedim sertçe yutkunup.
"Beni öp" gözlerim fal taşı gibi açılınca o uykulu halimden eser kalmamıştı. Az önce onu öpmemi mi istedi yoksa ben mi yanlış duydum?
"Ne" dedim anlık şokla.
"Duydun ya, beni sanki inşaatın tepesindeymişiz gibi öpmeni istiyorum bebeğim." Ne diyeceğimi bilemiyordum. Utancımdan yerin dibine bile girebilirdim.
"Ben-"
"Öpmek yoksa anahtarda yok" diyip anahtarı geri cebine koyunca çaresizce dudaklarına yapıştım. Ellerimi yanaklarına koyunca o da kollarını sıkıca belime sardı. Ben onun alt dudağını emerken o daha üst dudağıma hakim olmuştu.
İşin içine dillerimiz de girince öpüşmemiş daha da ateşlendi. Şu an olduğumuz durumdan o kadar memnundum ki sabaha kadar öpüşmeye hazırdım. Ellerini kalçama yerleştirip sıkınca istemsizce ağzımdan bir inleme kaçırdım. İşin daha da ileri gideceğini idrak edince yavaşça geri çekildim.
"Artık anahtarı alabilir miyim?" Pişkin bir gülümsemeyle elime anahtarı verince kucağından kalkıp kapıya gittim.
"Tekrar beklerim bebeğim"
Odadan ayrılınca hızla dışarı çıkıp arabaya doğru yürüdüm. Anahtarla arabayı açıp arka koltuktan telefonumu alıp cebime koydum. Tekrar eve giderken benimle aynı anda eve gelen Hyunjin'le karşılaştım. Bu saatte ne işi var ki burda?
"Hyunjin? Ne işin var burda"
"Felix yazdı bana canım sıkıldı gelsene diye"
"Ne? Felix uyumuyor muydu. Ayrıca ne haliniz varsa kendi evinizde görün"
"Öyleyse senin burda ne işin var Jisung bey?"
"Ben genelde de burda kalıyorum bi kere"
"Banane. Çekilde gireyim"
"Ya yürüyün gidin kendi evinizde oynaşın ya, uyuyacam ben. Sizin seslerini dinleyemem"
"Ya sen kendin Minho'yla sevişemiyorsun diye kıskanma. Çekil şimdi"
"Kim dedi sevişmediğimi!" Sessizlik.
"Ne"
"Ne, ne"
"Seviştiniz mi?"
"Şey- yani biz- hayı- SANANE BE!!"
"Tamam kızma aslan parçası. Şimdi şu kapının önünden çekilde nasibimi kapatma"
"Eğer seni alırsam Minho kızar"
"Napim"
"Siktir git"
"Hayır"
"Off ne bok yersen ye! Beni karıştırırsan belanı-"
"Tamam abisi, sakin ol"
Göz devirip kapının önünden çekilince ikimizde içeri girdik. Hızlıca odama çıkıp yatağımın içine girdim.
İkisinin sesinden ne kadar olmasada uyumaya çalıştım.
Devam Edecek...
Garip bir bölüm oldu ama olsun
Bu arada çok yakın bir zaman sonra hyunlix texting kitabımı yayınlayacağım. Güzel bir kitap oldu ımarım beğenirsiniz.
Ayrıca kısa bir süre sonra final yapacağım ;(
~Daisy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Happy Corpses | Minsung
Mystery / ThrillerDedektif Han Jisung, son zamanlarda çok ünlü ve ünlü olduğu kadar da tehlikeli bir seri katilin peşine takılır 🏅#1 - minho 🏅#3 - minsung 🏅#3 - han 🏅#4 - leeminho 🏅#5 - leeknow 🏅#8 - skz