12. Bölüm | Tutsak

3.2K 347 313
                                    

Ayıldığımı idrak ettiğim anda ne olur ne olmaz gözlerimi açmadan bekledim. Hissettiğime göre yatağımda olmalıyım. Herhalde evimdeyim. Sonra bileklerimde hesaba katmadığım bir acı hissettim. Önce etrafta birisi var mı diye bakmak için hafifçe gözlerimi araladım. Birisini görmediğimde hemen gözlerimi açıp olduğum durumu anlamaya çalıştım.

Yanıldığımı anladım. Burası benim yatak odam değildi. Tamamen beyaz renklerin hakim olduğu bir odaydı burası.

Asıl işin garip tarafı bileklerimden yatağa kelepçelenmiş ve ağzımın bantlanmış olması.

Neler olduğunu hatırlamaya çalıştım ama tek hatırladığım dün gece deli gibi yardım çığlıkları atmamdı.

Bembeyaz yatakta biraz tepinerek kalkmaya çalıştım ama kelepçe sağolsun buna izin vermedi, hatta hareket ettikçe daha da acıyordu. Olmayan şansımı deneyerek ağzımdaki banta rağmen bağırmaya çalıştım. Fakat tabii ki o da olmadı.

Nereye düştüm ben böyle. Daha nerede olduğum bile söz konusu değil. Belki başka bir şehirdeyimdir, belki ülke, belki de evimin oralardayımdır.

Tıklanan kapının kulağımda yankılanan sesiyle kapıya döndüm. Çok geçmeden kapı açılınca karşıma Hyunjin'in boylarında, takım elbiseli bir adam çıktı.

"Merhaba efendim. Ben Jeon Jungkook. Bay Lee'nin emriyle sizinle ilgilenmekle meşgul olacağım"

Bana yaklaşıp bantı açınca aklımdaki soruları dilime dökmeye başladım.

"Burası neresi? Neden buradayım ve neden bağlıyım?"

"Buradasınız çünkü Bay Lee'nin emridir"

"Bu yaptığınız adam kaçırma, umarım cezasından haberiniz vardır"

"Yanılıyorsunuz Bay Han, çünkü bunun için imza attınız"

"Ne imzası! Ben imza falan atmadım"

"Böyle diyeceğinizi tahmin ediyordum, bu yüzden kağıdı getirdim"

Ceketinin içinden bir kağıt çıkardı ve bana yakınlaştırdı. Bu imkansız. Gerçekten benim imzam vardı. İyide ben hiçbir yere imza falan atmadım.

Kağıdı ceketine tekrardan sokuştururken cümlesini kurdu:

"Şimdi sizi çözeceğim fakat kaçmak gibi bir eylemde bulunmamanızı tavsiye ederim"

Cebinden aldığı küçük anahtarı kelepçeye sokup çıkardı. Zedelenen bileklerimden destek alarak ayağı kalktım.

"Bay Lee gelmek üzeredir. Eğer bir ihtiyacınız olursa yatağın yanındaki kırmızı tuşa bastığınız anda ben geleceğim" adam içten bir gülümseme sergileyip odadan çıktı ve kapıyı kilitledi.

Şimdi ben tüm gün burda duvarlarla mı bakışacağım?! Zaten telefonumu da almışlar. Camdan atlasam diyecektim ki camın parmaklı cam olduğunu gördüm. Cidden boş boş duvarlarla bakışmaktan başka çarem kalmadı.

...

Knock knock

"Güzelim~ gelebilir miyim?"

"Gel?" Yattığım yerden doğrulup karşımdaki bedeni inceledim. Tabii ki Minho gelmişti.

"Nasıl beğendin mi odanı?"

"Beni buraya tıktın! Ne dememi bekliyorsun?"

"Aç mısın?" Sinirle ayağa kalkıp burnunun dibine dikildim:

"Senin vereceğin yemeğini yemek yerine açlıktan ölmeyi tercih ederim!"

"Benimle doğru konuş!"

Happy Corpses | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin