Kitaplara olan bağlılığım Ofelya henüz altı yaşındayken renkli baskılı bir hikaye kitabını kendi çabası ile okumaya çalıştığında başladı. Bana daima kış rüzgarlarını hatırlatan ve kalın, buzlu duvarların ardından bakan annemin gözleri Ofelya hikaye kitabının bir sonraki kelimesini soluksuzca okurken sıcak bir yaz günü gibi aydınlanmıştı.
Çoğu zaman her şeye tepkisiz kalan babam bile ondan hiç duymadığım gür bir kahkaha atmış ve Ofelya'yı omzuna bindirerek evin içinde neşeyle koşuşturmaya başlamıştı.
O zamanlar muhtemelen bunun erişkinlik hayatım boyunca peşimi bırakmayan ilk çocukluk anım olacağından habersiz; annemin, babamın ve Ofelya'nın sevgi ile birbirlerinin etrafında cıvıldayışlarını salon kapısının çerçevesine yaslanarak izlemiştim.
Küçük göğsüm havasızlık ile şişiyor, gözlerim biri içlerine toz üflemiş gibi yaşarıyordu. O zamanlar adını koyamadığım kıskançlık duygusunun pençesinde o tablonun içerisinde yer almak istiyordum. Üstelik amacım Ofelya'yı resmin dışına itmek değildi. Kimse oynamazken benimle oynayan, en güzel oyuncaklarını benimle paylaşan ve kurabiyenin son parçasını henüz istemeden bana uzatan Ofelya sahip olmayı isteyebileceğim en iyi kız kardeşti.
Yine de orada durmuş uzaktan onları izlerken tek istediğim annem bana böyle büyük bir sevgiyle bakarken babamın omuzlarında oturan kişi olmaktı.
Belki de bu yüzden yirmi üç yıllık koca hayatımda sahip olduğum tek başarı 6 yaşıma girmeme iki hafta kala okumayı sökmek olmuştu.
Sevgiyle bakan gözler, coşkulu gülümsemeler ve sıcak bir kucaklama istiyordum.
Büyük bir gurur ile en güzel elbiselerimden birini giydim. Hatta gizlice annemin parfümünden bile sıktım. Böylece bana sarıldıklarında çok güzel kokacaktım ve bana yeniden sarılmak isteyeceklerdi. Zira ne zaman annemin parfüm kokusunu alsam istediğim tek şey kucağına tırmanıp kokunun kaynağı olan boynuna sokulma ihtiyacı olurdu.
Tam da bu yüzden en güzel halimle karşılarına çıktım ve Ofelya'nın okuduğu kitaptan bile daha kalın başka bir kitabı hiç teklemeden okumaya başladım.
Nihayet beklenti ile başımı kaldırdığımda annem ve babam gözlerine ulaşmayan bir coşkuyla "Aferin Eftalya," derken kahkahalar içinde beni kucaklayıp, etrafımda döndüren ve gökyüzüne ayı asmışım gibi davranan Ofelya oldu.
Bazen belki de benim için kırılma noktasını yaratan an buydu diye düşünüyorum. Belki de bilinç dışı bir farkındalıkla ailem için ne olduğumu fark ettiğim ve sevgisizliğin getirdiği asi bir tavır içerisinde onlarla savaşırken kendimi huzur içinde bulduğum tek yere; kitaplara atmam bu yüzdendi.
Çünkü orada sevilmediğimi hissetmiyordum. Çünkü orada istenmeyen kişi değildim. Bir hayal kırıklığından daha fazlasıydım. Okuldaki başarısızlığımın ya da aynadaki aksimde gördüğüm çirkin; pürüzler ve şekilsizlikler ile dolu bedenin hiçbir önemi yoktu.
Üstelik doğa üstü yaratıklar; vampirler, kurt adamlar, düşmüş melekler ve periler çevremdeki insanlardan çok daha ilgi çekiciydi.
Haliyle ikili ilişkilerimin azımsanacak denli az olduğu hayatım boyunca Kesik ile içerisinde bulunduğum bu garip ilişkiyi anlamlandırmak için başvurabileceğim tek kaynak yine kitaplar oldu.
Mafya Patronum ile Bir Gece kitabında Leslie babasını kurtarmak için Mafya Patronu Luca ile şehvet dolu bir gece geçirmeyi kabul ettiğinde deneyimsizliğinin ya da korkularının onu yönetmesine izin vermiş miydi? Kesinlikle hayır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Pençe İzleri
General FictionBana nazik yalanlar söyle Usulca kır kalbimi Pişmanlık kekremsi, kurak bir tat bırakır kursakta Kaybolursan diye ezberle bıraktığın izleri Düştüğümüz karanlıkta yaralarımdan tanı beni Eftalya Gürel; fazla kiloları, başarısız akademik kariyeri ve köt...