Kırık Pençe İzleri

3.

         Bir kadın yüksek sesle şarkı söylüyordu. Kadının sesi güzel olmasına rağmen öylesine akşamdan kalma gibi hissediyordum ki problemli ev arkadaşıma müziğin sesini kısması için çıkışmak üzere homurdanarak uyandım. 

       "Günaydın uykucu!"
Bal kadar tatlı, zehir kadar keskin sesin alaycı hitabı ile algılarım tamamen açıldı. Evimde değildim. Müziği açan da geçen ay en sevdiğim ayakkabılarım ile birlikte televizyon setimi de çalıp kayıplara karışan eski ev arkadaşım değildi. Karanlık bir arabanın arka koltuğunda, döküntü bir ara sokakta kendi silahı ile vurduğum katilin yanı başındaydım. Görünüşe göre hedefi tutturamamıştım.
Sporda hiçbir zaman iyi olmadım zaten.
       Karmakarışık bir yumak halinde terli yanaklarıma yapışan saçlarımı yüzümden çekmek istediğim sırada sağ elimin cam kenarındaki tutacaklardan birine kelepçeli olduğunu fark ettim. Mide bulandırıcı bir renge bürünmüş sol elimse tüm azameti ile bitmek üzere olan makyaj temizleme solüsyonumun etrafına bana oldukça tanıdık gelen bir kumaş parçası ile sıkıca sarılıp, sabitlenmişti. Bakışlarımı aşağıya eğdiğimde kalın bir şerit halinde kesilip iyice kısaltılmış kazağımla karşılaştım. Bileğimdeki korkunç deformasyon dışında saldırıya uğradığımı gösteren başka hiçbir kanıt göremedim.
       Ben baygınken pantolonumu sıyırmış olması mümkün değildi çünkü bu pantolona boş mideyle bile girebilmek için en az 15 dakika uğraşırdım. Restoranda kimliğimi gizlemek için yediğim onca aparatiften sonra çıkıntı yapan göbeğim ise içine girdiği pantolonun sınırlarından çıkabilmek için her şeyi yapabilecek bir haldeydi.
Dikkatli bir şekilde doğrulup direksiyon başındaki adamı görebileceğim kadar pencere kenarına kaydığım sırada çalan şarkıya eşlik eden ses algılarımı birkaç saniyeliğine kör etti.
        "Kozmik bir şaka mı bu? Beni dövdüğün, kaçırdığın ve kelepçelediğin yetmiyormuş gibi orada oturup salak bir Jaz şarkısına mı eşlik edeceksin?"
Profilden görünen yüzündeki kara kaşları duydukları hoşuna gitmemiş gibi çatıldı.
        " Arka planda saksafon duyuyor musun? Ya da piyano? Blues ile Jaz birbirine çok fazla karıştırılır. Köken olarak çıkış noktaları aynı olsa da müziği kullanış şekillerinde temel bir farklılık vardır; ritim. Müziği yalnızca ses olarak görmeye devam ettiğin sürece aradaki farkı asla anlayamayacaksın. Ayrıca daha dikkatli olsaydın koltuğun üzerindeki albümü fark edebilirdin. "
Karanlığa alışan gözlerimi yolcu koltuğuna çevirdiğim sırada kol çantamın ve kırık fotoğraf makinemin hemen yanında duran renkli baskılı albüm kapağı görüş alanıma girdi.
Aman ne güzel!
Kaçırıldığım yetmiyormuş gibi bir katil tarafından müzik hakkındaki bilgisizliğim acımasızca eleştiriliyordu. Adam spotify hesabımı görse kalp krizi geçirirdi herhalde.
Problemimin öznesi olan kişinin mesleğini hatırlamamla içinde bulunduğum histerik ruh haline hızlı bir geri dönüş yaptım.
      "Kimsin sen? Beni nereye götürdüğünü sanıyorsun? Ailem çoktan kaybolduğumu fark etmiştir. Peşine kimsenin düşmeyeceğini mi sanıyorsun? O barın her yerinde güvenlik kameraları vardı. Senin yüzünde en az benim yüzüm kadar net bir şekilde polislerin eline geçmiştir bile. Polis arabaları şu an bile arkamızda olabilir bok çuvalı!"
Karanlığın içindeki silueti kıpırdamadan hafifçe başını kaldırıp dikiz aynasından hiddetten ve korkudan yanan gözlerimle buluştu.
      "Bu gece bu ettiğin ikinci küfür.  Saygıya senin fotoğraf makinene verdiğin değerden daha çok önem veririm. Ama uyandığından beri girdiğin şu saldırgan ruh hali beni oldukça geriyor. Ve gerildiğimde ne olduğunu bilmek ister misin? Karnım acıkır."
Tehdidini vurgulamak istercesine parlak, keskin dişlerini görebileceğim ölçütte gülümsedi.
Oturduğum cam kenarında yok olmak istercesine sinerek küçülmeye çalıştım. Yine şu kuzu ve onu ham yapmak isteyen kurt masalına geri dönmüştük. Ve itiraf etmek istemesem de gerçekten korkmaya başlamıştım. Nihayetinde kanibalizm varlığı kanıtlanmış bir gerçekti.
Tam yeniden konuşacağım sırada çalan şarkı yerini bu hasta ruhlu adamın benimle tamamen oynadığını gösterir gibi manidar bir başkasına bıraktı.