21.

913 87 119
                                    

Bir yerlerde gerçekliğin zihnimizin yarattığı yanılsamalardan ibaret olduğunu okumuştum. Uzunca bir süre yalnızca kendi bildiğim bir dili konuştuğumu ve kimse bu dili bilmediğinden yalnızlığa mahkum olduğuma inandığımdan kendi gerçekliğimde Sisyphos'un kayası kadar ağırdı. Ardından benim dilimi öğrenmek isteyen bir adamla tanıştım. Yalnızlığımın içerisinde doğan parlak, göz kamaştırıcı bir güneş gibiydi. Asla yeterince yakın olamadığım, daima aramızda söylenmemiş sözcüklerin asılı kaldığı yine de bulabildiğim her an sıcaklığında uzanıp, harelerinin altın renklerine boyanmak istediğim hiç bitmeyen bir düş gibiydi.

İkisi de birbirinden ürkütücü dikkatleriyle bakışlarını üzerime doğrultmuş polislerin nezaretindeyken tıpkı bu penceresiz oda gibi güneşin esaretinden uzaktım.

Ağızlarının hareket ettiğini, koyu telli kaşlarının öfkeyle çatıldığını ayırt edebiliyor ama ne dediklerine bir türlü dikkat edemiyordum. En başından beri bütün konuşmayı yürüten uzun boylu polis birkaç dakika önce önüme bıraktığı ama ısrarla bakışlarımı kaçırdığım dosyanın üzerine iki parmağı ile vurdu. Tırnakları etlerinin diplerine dek kısacık kesilmiş, işaret parmağıyla orta parmağının derisinin arasında uzun süredir sigara kullandığını gösteren sarımtrak bir renk baş göstermişti.

"...İstihbaratımız bir süredir yanında bir kadın olduğunu doğruladı. Tarifi size oldukça benzeyen bir kadın."

Duvar kenarında başından beri hiçbir şey söylemeden sorguyu izleyen polis öne doğru eğilip diğerinin kulağına bir şeyler söyledi. Ardından uzanıp önüme yakınlaştırıldığı için piksek piksel görünen bir fotoğraf çıktısı bıraktı.

Fotoğraf Tanrıya Saklan'a gittiğim gece Angelo ve uyuşturucu satıcılarıyla aramızda geçen malum çatışmanın hemen ardından Kesik'in beni omzuna attığı ve dans eden kalabalığın arasından geçtiği ana aitti. Bu açıyla bakınca Kesik'in herkesten ayırt edilen yapılı bedeni dışında hiçbir şey görünmüyor, yüzü gölgelerin ardında kalıyordu. Bense omzundan sarkan tombul kalçalarım ve ileriye dönük şaşkın profilimle apaçık ortadaydım.

"Bunu da mı inkar edeceksiniz?"

Bu çekimi o günden sonra görmüş olsam muhakkak çeken kişiye ulaşır ve daha kaliteli bir açısını telefonumun arka planı yapardım. Ama bir polis sorgusunda olduğum için çenemi hafifçe kaldırarak arkama yaslanmak dışında hiçbir tepki vermedim.

"Sizi araştırdık Eftalya hanım. Para kokan bir aileden geldiğinizi ve ünlü keman virtüözü Ofelya Gürel'in kız kardeşi olduğunuzu biliyoruz. Ancak ne kadar kazarsak kazalım size dair başka hiçbir şey bulamadık. Kusursuza yakın bir sıradanlıktasınız. Bu da bize hiç bir öneminiz yokken nasıl ve neden bu denklemin içerisine girdiğiniz sorusunu düşündürttü?" Bakışlarını üzerimden bir an olsun çekmeden doğrularak bana tepeden bir bakış fırlattı. "Asil Jad Ramiel ile romantik bir ilişki içeride misiniz?"

Dün gece beni pencerelerin önünde aç bir adam gibi yediği anlar aklımda canlandı. Beni öptüğü, kucakladığı, gözlerinde sevgi demeye korktuğum yoğunlukla bana baktığı her anı düşündüm.

Üstelik dün gece son adımı da atıp onunla birlikte olmaya çok yaklaşmıştım ama duran, bekleyen ve geri çekilip yerdeki uyku tulumunun içerisinde uyumayı seçen o olmuştu.

Sahi biz niye sevişmemiştik ki?

Sessizliğim tahammül sınırlarını zorlamaya başladığından iki poliste ılıman tutmaya çalıştıkları tavırlarını tamamen geride bırakıp oturduğum masanın iki yanında üzerime çöreklendiler.

Kırık Pençe İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin