18.

974 86 108
                                    

"Merhaba Eftalya, bugün nasılsın?"

Psikoloğum Serap Ülkü, otuzlu yaşlarının ortasında olmasına rağmen hala yirmilerinin baharında gibi görünen ince yapılı ve oldukça güzel bir kadındı. Ses tonundan, kıyafetleri taşıyışına dek sahip olduğu her özellik uzman bir psikolog olmasının yanı sıra ne yaptığını bilen bir kadının özgüveniyle doluydu.

Bu karargaha ilk geldiğim andan beri içinde kaybolmak istediğim inanılmaz rahat koltuk takımında kucağımda Umut'un kullanmam için verdiği diz üstü bilgisayarlardan birisi ile aylık terapi seanslarımdan birini gerçekleştiriyordum. Kesik, aldığı bir telefon sonrası peşine İlgi ve Ruslan'ı da katarak alev almış gibi ayrıldığından beri saatler geçmişti. Mailimi kontrol etmek için Umut'tan izin isteyene ve psikoloğumun mailime gönderdiği oturum linkini fark edene dek tarihe dikkat bile etmemiştim.

Serap hanımın sorusunu düşünürken bir süre bakışlarımı ekrandan ayırıp muhteşem dağ manzarası ile kaplı pencerelere çevirdim. Kesik, benimle dudakları ve gözlerindeki yıkım dışında elle tutulur ilk şeyi olan ismini paylaştığından beri hiç olmadığım kadar iyiydim. Dudaklarının mührüne rağmen hiçbir şey gerçek bir güven ibaresi kadar güçlü olamazdı.

Böylece aramızdaki bir duvar daha yıkılmıştı. Hala hakkında bilmediğim tonlarca şey vardı ama sabırlı olmayı öğrenebilirdim. Onu bekler, her katmanını yavaşça soymasını izlerdim.

"İyiyim," dedim derin bir nefes eşliğinde yeniden ekrana odaklandığımda. "Uzun zamandır olmadığım kadar kendim gibi hissediyorum."

"Oldukça güzel, peki bu değişimi çağrıştıran ne oldu?"

Bir Kiralık Katil tarafından kaçırıldım, ardından beni kaçıran kiralık katili kayıp kız kardeşimi bulması için tuttum. Üstelik aramızda açıklayamadığım bir kimya var. Bana daha önce kimsenin bakmadığı gibi bakıyor ve beni öptüğünde kim olduğumu bile unutuyorum. Belki de hayatım boyunca ilk kez görüldüğümü hissediyorum. O kadar da yalnız olmadığımı.

Elbette panik içerisinde polisi aramasını istemediğimden bunları söylemek yerine daha temel bir gerçeğe odaklandım.

"Annem ve babam ilk kez evimi ziyarete geldiler." Aslında beni aramıyorlardı ama Ofelya'nın kaybını gizli tutmam gerektiğinden bu bilgiyi de onunla paylaşamadım.

"Peki iletişiminiz nasıldı? Seni ziyaret etmeleri ilişkiniz adına büyük bir adım."

Çocukluğumdan beri ailemin söz konusu her gerginlikte yaptığım gibi tırnaklarımın yanındaki etleri kemirmeye başladım. "Sanırım evimi beğenmediler, ziyaretleri oldukça aniydi bu yüzden temizlik yapma şansım olmamıştı," diye başladım. "Babam çok rahatsız olmuş gibi değildi ama annem pek memnun kalmadı." Muhtemelen durmam gerekiyordu ama terapinin en ince noktası da burada gizliydi: hiçbir konunun sınırı ya da gizi yoktu. "Bana sarılmadılar."

"Ve bu seni üzdü." Seanslarımız boyunca kucağından eksik olmayan not defterine göremediğim bir şeyler karaladı. Zavallı kız yıllardır hissedemediği sevgiyi fiziksel temas ile elde etmeye çalışıyor, gibi bir çıkarım olmalıydı. "Peki sen onlara sarıldın mı?"

Yüzüne bir kafa karışıklığıyla bakakaldığımda pembe dudakları bilgiç bir tavırla kıvrıldı.

"Bunu seninle daha önce konuşmuştuk Eftalya, bazen içinde bulunduğumuz ruh haline ve beklentilere öyle bağlı kalırız ki tam da bu beklentilere uygun şekilde hareket ettiğimizi fark edemeyebiliriz. Eğer sana sarılmalarını istiyorsan belki de önce senin onlara uzanman ve izin vermen gerekiyordur."

Kırık Pençe İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin