•GEÇMİŞ•

8.6K 561 29
                                    

Bölümü yazmakta garip bir şekilde zorlandım. Bu yüzden tatlı bir bölünle geldim.

🕸🕸🕸
Uzun ve yorucu bir görevden dönmüştük. Çok uzun süreli değildi ama yorulmuştum.

Bu aralar üstümde bir yorgunluk vardı zaten.

Dün gecede dinlenememiştim. Oldukça ateşli geçmişti.

Yanımda bakmaya kıyamadığım adam uyuyordu. Öyle bir aşktı benimki hiç düşünmeden onun için yüzlerce kurşunun arasına atlayabilirdim.

Yüzüne kondurduğum öpücüklerim yavaşça boynuna inerken tatlı tatlı mırıldandı.

"Hadi kalk bakalım sevgilim kahvaltı hazırlayalım." söylediklerimle gözlerini açtı ve gülümsedi.

"Günaydın, güzel çiçeğim." yeni uyandığı için olduğundan kalın ve ateşli çıkan sesiyle yutkundum ve yanağından öptüm.

Kalktı ve lavaboya girdi bende kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa ilerledim. Yumurtayı çıkardım, domatesi, biberi de çıkarıp yıkamaya başladığımda Emre'nin mutfağa doğru geldiğini adım seslerinden anlamıştım.

Geldi ve arkamdan belime sarıldı.

"Sevgilim, dolaptan peyniri verir misin?" Sorduğum soruyla boynumu öpüp dolaba ilerledi.

Peynir kabını bana verdiğinde kapağını açmamla gelen koku midemi bulandırdı. Peynir kabını hızla bırakıp banyoya gittiğimde Emre'de peşimden geliyordu.

Tuvalete eğildim ve hiçbir şey yememiş olmama rağmen kustum. Emre saçlarımı tutmuş, sırtımı sıvazlıyordu.

Uzun zamandır bir anda bastıran yorgunluk, baş dönmeleri, mide bulantısı ve düzenli cinsel ilişki aklıma tek bir şey getiriyordu: BEBEK!

Korkuyla Emre'ye baktım. Titreyen bacaklarımla kalkıp sifonu çektim ve lavabonun yanına gidip ağzımı çalkaladım.

Emre endişeli gözlerle beni izliyor iyi olup olmadığımla ilgili sorular soruyordu.

Vücudumu kısa bir titreme aldı. Benden anne olur muydu ki? Benim hiç annem olmamıştı.

"Emre" titreyen sesimle adını fısıldadım.

"Söyle güzelim, söyle kalbim, söyle lavanta kokulum. Yeterki iyi ol güzel bebeğim benim." Dedikleriyle gözlerim doldu.

"Eczaneye kadar inebilir misin?" Kısık sesle sorduğum soruyla iyice endişelendi kendimi cidden halsiz hissediyordum.

"Noldu güzelim? Çok mu kötüsün? Hastaneye gidelim hadi hemen giyin gidelim." Panik haliyle gülümsedim. Gözleri gülümsememe kaydı ve uzunca beni izledi.

"Şey isteyecektim ben senden" sesim içime kaçmış gibiydi. Ne ona ne kendime boşuna umut vermek istemiyordum.

"Ney isteyecektin?" Derin bir nefes aldım ve pat diye söyledim.

"Bebeğim, eczaneden gebelik testi alabilir misin?" Gözlerimi kaçırdım. Gözlerindeki umut parıltılarını görmek istemedim. Ya değilsen ya ikimizi de boşa ümitlendirdiysem. Belli etmezdi ama üzülürdü Emre.

Birkaç kez ağzını açıp kapattı ve hızla evden çıktı.

10 dakika içinde elinde dört tane hamilelik testiyle döndü.

15 dakika sonra

Çift çizgi. Hamileydim.

Yutkunamadığımı hissettim. Bir el boğazımı sıkıyor gibiydi.

İlda İzgi +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin