Zülüce, uzun bir süre yatağında döndü, içi geçer geçmez şiddetli bir gök gürültüsüyle daldığı yarım uykusundan uyandı. Kısa uyku bedenine iyi gelmiş dinlenmişti. Yağmur şiddetini gittikçe arttırmıştı. Bugüne kadar böyle bir yağmur görmemişti ve belki de daha evvel de görülmemişti. Endişeliydi, kocası yine yatağında değildi. Zülüce, her zamanki gibi bütün gece onun gelmesini beklemişti. Bu yağmurda dışarıda kalmış olamazdı, mutlaka bir yerlere sığınmıştır, diye düşündü. Sabah gün ağarır ağarmaz onu yine aramalıydı. Korktuğu başına mı gelmişti? Çatıdan yağmur sızıyordu. Damlayan yerlerin altına birkaç kap kacak ve leğen koyduktan sonra alt kata indi. Yavaşlayan yağmurla beraber yılanlar biraz sakinleşmiş görünüyorlardı. Pencerenin önündeki sedire uzandığında Aladağlar'a yıldırımlar düşmeye devam ediyordu.
Zülüce, ortalık ağarınca yatağından doğruldu. Yağmur geceden beri aralıksız devam ediyordu. Pencereden aşağılara doğru baktı. Dereler taşmıştı. Toprağın kızıl rengini almış dereler boz bulanık akıyordu. Derenin üzerindeki taş köprüyü göremedi. Dere kıyısında toplanmış köylüler karşıya geçmenin yollarını arıyorlardı.
Zülüce patikadan inerken ters dönmüş bir kaplumbağayı çevirdi. Başına sardığı atkı kısa sürede ıslanmıştı. Ayaklarının altından akan bulanık sular lastik pabuçlarını ıslatıyordu. Yağmurdan çöken çatılara, selden yıkılan dere kıyısındaki evlere baktı. Sık ağaçların arasında şişmiş sığırlar, koyunlar, keçiler ve çeşitli yabani hayvanların ölüleri vardı. Dere köpük köpüktü, otları, yaprakları, dalları, hayvanları, canları almış götürürken coşkuyla çağlıyordu. Yağmur böyle yağmaya devam ederse; derenin yakınındaki tüm evler sel altında kalacaktı. Sel, dağlardan büyük ağaç kütüklerini de getirmekteydi. Zülüce, kalabalık oluşturmuş insanların yakınına kadar sokuldu. İyi göremiyordu ama yerde yatan bir ceset vardı. Beyaz sakalları çamura batmıştı ve açık kalan bal rengi gözleri korkuyla büyümüştü. İyice sokulduğunda bunun köyün ihtiyarlarından birine ait olduğunu anladı.
Derenin karşı kıyısındaki insanların çığlıklarını duyuyordu. Karşıda birkaç ceset daha vardı. Aman Allah'ım neler oluyordu? Cesetler birkaç metre aralıklarla yerde sıralanmışlardı. İçlerinden birisinin kocasına ait olabileceğini düşündü. Zülüce, telaşlanmıştı, gördüğü bütün cesetleri çevirerek yüzlerine bakıyordu. Güneş bulutların arasında parıldarken yakınlardaki bir kadının çığlıklarıyla, insanlar o yöne doğru koşuştular. Ağaç kütüklerinin arasına takılmış şişmiş bir erkek cesedi duruyordu. Köylüler şaşkınca birbirlerinin yüzlerine bakıyordu. Yüzlerde büyük bir korku ve endişe vardı. Elmacık kemikleri çıkmış, yüzündeki etler parçalanmış ve göz çukurları görünen ceset yeni ölen birine ait değildi; üzerindeki çamurlu kefen daha yeni yıpranmaya başlamıştı. Rüzgâr, burun deliklerini sızlatan dayanılmaz ceset kokuları getiriyordu.
Köylüler karşı kıyıya halat ulaştırmayı başarmıştı. Karşıdan karşıya geçmeyi deniyorlardı. Suyun içindeki uzun boylu orta yaşlı köylü karşıya geçmekte oldukça zorlanıyordu. Sel suları ayağının altındaki kayayı kaydırırken birdenbire sendeledi ve kayayla beraber suya yuvarlandı. İhtiyar adam paniğe kapılarak halatı bıraktı. Kimse ne olup bittiğini anlayamamıştı. Yükselen çığlık kısa sürede dindi ve adam bulanık suda bata çıka sürüklenerek gözden kayboldu. Köylüler derede yüzen iki şişmiş cesedin farkına varmışlar ve işaret parmaklarıyla birbirlerine gösteriyorlardı.
Kıyamet kopmuş olmalıydı. Feryatlar, figanlar, çığlıklar göklere yükseliyordu. Kadın ağlamalarını, çocuk çığlıkları bastırıyordu. Herkes panik halindeydi. Köylüler durumu anlamışlardı. Sel mezarlık boyunca yükselmiş, mezarlardaki yeni gömülen ölüler şişerek toprağın yüzüne çıkmışlar ve her tarafa sürüklenmişlerdi.
Hatta mısır tarlasındaki hasarı kontrole giden bir köylü, tarlasındaki çürümüş cesetleri görünce korkudan çığlık çığlığa kalmış ve paniğe kapılmıştı. Sel, insanların evlerini, barklarını yıkmış; dağlardan kütük parçalarını ve yabani hayvanların cesetlerini sürüklemiş, mezarlıktaki ölüleri toprağın üzerine çıkartmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMRÜM UZAKLARDA AZALMASIN
RomanceÖMRÜM UZAKLARDA AZALMASIN BÖLÜM 1 SEL Kurbağalar yağmuru günl...